İnşaat mühendislerinin en temel problemi zemindir. Çünkü yapıyı oturtacağımız temele gelen tüm yükü aktaracağı yer orasıdır. Hal böyleyken yapıdan önce zeminini düşünürüz. Önce istediğimiz zemin özellikleri ile zeminin özelliklerini karşılaştırırız. Eğer karşılaştırmamız sonucunda sonuç istediğimiz şekilde değilse alternatiflere başvururuz. Bu alternatifleri söyle sıralayabiliriz;
- Sorunlu araziden vazgeç ve projeye uygun zemin bul.
- Zayıf zemini kaldır ve proje uygun bir zemin yerleştir.
- Elinde ki zemine göre yapıyı projelendir.
- Daha iyi zemine ulaşmak için derin temel tasarla.
- Zemini iyileştir.
Şimdi alternatiflere bakalım ve yorumlayalım. Öncelikle nerdeyse hiçbir zaman bu zemin kötü başka bir arazi arayalım deme şansımız yoktur. Artan nüfusla oluşan barınma ihtiyacıyla buna bir etkendir. Onun dışında mal sahibine arazinizin zemin koşulları beğenmedim diyemeyecek oluşumuz daha gerçekçi bir yaklaşım bence. İkinci alternatif ise kötü zemini kaldır diyor. Tamamda bu kötü zeminin hacminin büyüklüğü ne kadar? Hadi onu geçtim çıkan zemini nereye koyacağız. Ekonomik olmaması cabası. Zaman sorunsalına hiç girmiyorum. Üçüncü alternatif aslında Türkiye şartlarında olacak iş değil bence. Çünkü adam bıraksan gökdelen yaptıracak sülalesi için. Gelelim aslında bizi daha çok ilgilendiren son iki alternatife. Aslında zayıf zemin için ikisi de çok önemli ama maliyet olarak baktığımızda derin temel her zaman ekonomik değildir.Bu yüzden genelde zemini iyileştirmeyi seçeriz. Peki bu zemin hangi sebeplerden dolayı iyileştirilir?
- Yetersiz taşıma gücü.
- Yapım esnasında ve sonrasında oluşabilecek aşırı oturmalar.
- Yapının eğilmesine, yatmasına sebep olacak farklı oturmalar.
- Sıvılaşma potansiyelinin olması.
- Temel kazısı ile ilgili problemler.
- Şev duraysızlığı.
- Kazı sonucu kabarmalar.
- Çökebilen, şişebilen, organik vb. zeminin varlığı
Bu sorunların nedeniyle zemini iyileştirmek isteriz. İsteriz ki yapımızın direnci yüksek olsun. Yapımızı taşısın iki sarsıntıyla göçmesin isteriz. İsteriz diyorum da her mühendis bunu istemiyor. Üç kuruş para(insan canının yanında milyonların hiçbir önemi yok!) uğruna yanlışlara susuyor. Nasıl ki bir doktorun ‘tamam şu parayı ver hastanın ölümüne göz yumarım demeye hakkı yoksa bizlerin de parayı alıp yapı çökerse çöksün demeye hakkımız yok. SEN MÜHENDİS ADAMSIN (Tarihe benden küçük bir not:Adamlığın cinsiyeti olmaz!!!) baktın zemin kötü ve iyileştirilmesi gerekiyor de ki; ’Açılın ben mühendisim’