İçindekiler
Yeni Nesil Etik Dışı Mühendislik
Korona virüsü salgınının başladığı ilk günden itibaren dünyada ve ülkemizde bir çok şey artık eskisi gibi olmayacak. Evet bu doğru ama gelecek için yanlış bir doğru gibi duruyor. Pandemi süreci başladıktan 1 hafta sonra üniversiteler dahil tüm eğitim ve öğretim sistemi uzaktan öğrenmeye dayalı videolu veya canlı online konferanslı derslere dönüştü. İşte tam olarak yeni nesil etik dışı mühendislik bu noktada başladı.
Nedir bu bahsettiğim yenilik?
Uzaktan eğitim hepimiz için yeni bir başlangıç oldu. Bununla birlikte hali hazırda okula bile uğramayan bazı mühendislik öğrencileri yeni süreci de fırsata çevirip #EvdeKal denilen süreçte, evde kalmakla yetinmedi bir de derse girmeyip olayı #sınıftaKAL şekline döndürmeyi başardı. Bu süreçte sınavlar da bildiğiniz üzere dersler gibi online ve uzaktan gerçekleştirildi. Bir çok üniversite öğrencilerine sınavlarda kopya çekmeyeceğini beyan ettiren ve içerisinde şeref ve haysiyet konuları bulunan metinler bile dayattı.
Online ders ve sınav süreci
Bu süreç içerisinde ben de online olarak sınavları ödev olarak verdim. Seminerimizi güzel bir katılımla canlı olarak çevrim içi bir programla gerçekleştirdik. Bu süreçten biz de nasibimizi aldık açıkçası. Bu gün, yani bu pazar gününde saatlerce final ödevi yapıp gönderdim.
Etik dışı olan ne peki?
İşte burada başlıyoruz. Geçtiğimiz cuma günü bir arkadaş sosyal medya hesaplarımızdan birinden bana yazdı, biz Sanal Şantiye olarak bilgi paylaşma amacı ile kurduğumuz siteye yakışır şekilde hemen hemen her soruya ve her yazana cevap veririz, vermeye de devam edeceğiz. Ancak arkadaş benden ona sorulan bir yapı statiği sorusunu cevaplamamı istedi. ‘Arkadaşlar biz bu dersleri yıllar önce gördük, cevaplamak için oturup çalışmam gerekiyor.’ Aynen bu şekilde cevapladım…
Sonuç aşağıda yorumu size bırakıyorum.
Bu ve bunun gibi binlerce genç arkadaşımız şu an mühendislik eğitimi alıyor. Gruplardan gördüğümüz kadarıyla para karşılığı soru çözdürmeye çalışanlardan tutun, google’a yazsa cevabını alacağı soruyu soranlara kadar hepsi var! Bu gençler şimdi mühendis olacak ve etik nedir? sorusuna cevap veremeyip başkasına soracaklar. Mühendis olmak emek gerektirir, çaba gerektirir. Sorulara, sorunlara çözüm üretmek mühendislik işidir…
Bu yazıyı yazmaya nasıl karar verdim biraz da bundan bahsedeyim. Hazır etik ve genel manada ahlaki bir yapıdan bahsetmişken, Ahmet Şerif İzgören üstadımızın başından geçen bir olayı 10 yıl önce paylaşmışım. Bu gün o yazıyı geçmişten önüme getiren sosyal medya mecrası bu yazımın fitilini ateşledi. Emek nedir? Alın teri ile nasıl kazanılır biraz olsun düşünmeli ve ona göre hareket etmeli arkadaşlar…
Gelelim yazının mimarı Dürüst Olmak hikayesine
Dürüstlük
” Toplantıya gideceğim.Baktım geç kalma ihtimalim var,bindim bir taksiye,muhabbetçi bir arkadaş.O anlatıyor ben dinliyorum.Tam işyerinin önüne geldik.Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki. taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabılmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför,para üstü varmı diye aranmaya başladı.
“Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru
“Vaktin varmı ağabey?” dedi.
“Evet” dedim (tek ayağım hala dışarda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya,bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 Krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.
“Birader” dedim,”9.75 değil, 10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?”
-Ne alacağım ağabey 50 krş.u
-Peki niye gittin 25 krş.için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.
Döndü bana, attı kolunu arkaya :
-Vaktin varmı ağabey
-Var
-Çek kapıyı o zaman
Muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız.
5 dk.konuştuk. İngiltere’de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dk.da öğrettiklerini, ingiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi;artık inşaat falan bulursa çalışır gelir,o gün iş bulamamışsa,biz eve gelişinden,yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize”Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
“Aha” dedim,”Bizim meslek”,seminerci.
– Ne anlatırdı baban
– Hayattta nasıl başarılı olunur ?
O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi,delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun,evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken ,biz de gülerdik. Annem kızardı,”Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktıbiliyor musunuz ?
-Ne bıraktı ?
-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın,hakkınız olmayan parayı almayın…”falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
“Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık.Her şeyimiz var Allah’a şükür.
Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim:
-Dur ağabey, asıl bomba şimdi.
-Nedir bomban ?
-Nerede oturuyoruz biliyormusun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
(A.Şerif İzgören kitabından)