Vasıf kelimesi dilimizde nitelik anlamına gelmektedir. Nitelik ise bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik anlamı taşımaktadır.
Örneğin: Vasıflı işçi aranıyor. “Yani kendine has, herkeste bulunmayan, onu başkalarından ayıran özelliklere sahip bir işçi aranıyor.”
Vasıf, genel inanlar içinden özel yetileri olan birinde aranan özellikler olduğu gibi, bir meslek grubu içinde de o mesleğin temel özellikleri haricinde, kendisini meslektaşlarından ayıracak farklı özelliklere sahip birini ifade etmek için de kullanılmaktadır.
İş güvenliği uzmanlığı, toplumun geneli içinde özel bir meslek alanıdır.
İş güvenliği uzmanlarının, toplumun geri kalan kısmına göre bu alanda vasıflı sayılabilmesi yaklaşımı da doğru bir yaklaşımdır.
Şimdi önemli kısma geliyoruz…
Bir meslek gurubu, uzun süre kendini toplumdan ayıran ve toplumun geride kalan kısmına nispeten vasıflı sayılabilmesine yarayan bilgi ve becerinin üzerine yatar ise şayet, bir süre sonra aynı meslekten olanların sayısı arttığında artık “kendi alanı içinde” vasıfsız duruma düşer. Tabi birtakım nüanslar hariç. Çünkü herkesin bilgiyi alma, tahlil etme, değerlendirme ve işleme süreci farklı olabilir. Ha keza motivasyonu, performansı da öyle fakat bu nüanslar onu diğer meslektaşlarına nispetle vasıflı yapmaz.
Başta değinmiş olduğum gibi; vasıf, bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik anlamı taşımaktadır.
Yazımı okuyanlar meslek içi uzman arkadaşlarım evvela kendilerine ve sektöre bakıp basit bir sınama yapsınlar ne demek istediğimi kısa yoldan anlayacaklar.
Meslek içi ciddi bir aynılaşma durumu söz konusu.
Hatta iş o raddeye gelmiş ki verilen iş ilanlarında iş güvenliği uzmanı arandığı ibaresinden sonra direkt olarak maaş yazılıyor.
Yani bu durum uzman istihdamı yapan işletmeler tarafından da böyle bir zemine çekilmiş durumda.
İşletme gözünde tüm uzmanlar aynı, farka medar olan tek konu maaş ise oturup düşünmek değil, kalkıp harekete geçmek lazım!
Neden böyle peki?
Çünkü tüm uzmanlar aynı kaynaktan besleniyor, aynı çeşmenin suyunu içiyor ve aynı havayı teneffüs ediyor.
Aynı kaynak: Uzmanlık kurslarının hedefi, uzman adaylarına uzmanlık sınavını kazandıracak oranda mevzuat bilgisini tıkıştırmak.
Tıkıştırmak: Acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak. TDK (Türk Dil Kurumu)
Aynı çeşme: Yanlış besinler hızlı ve çiğnemeden tüketildiği için suya ihtiyaç duyup, iş sağlığı ve güvenliği STK’larının seminer, panel vb. oturumlarında koliform oranı çok yüksek olan suları içip zehirlenmek.
Aynı hava: Meslek ile yakından uzaktan alakası olmayan, kağıt parçası üzerinde olsa bile aklen ve ruhen bağı olmayan insanların kurmuş ve işletiyor olduğu OSGB’lerde (Ortak Sağlık ve Güvenlik birimi) temiz bir hava almayı umut edip bu seferde yoğun hava kirliliğiyle zehirlenmek.
Tabi tüm bunlara ek olarak araştırmayı ve okumayı sevmediğimiz ve en büyük nimetlerden olan muhakeme yetisini kullanmadığımız zaman aynılaşmak kaçınılmaz oluyor.
Yani meslek içi vasıfsız duruma düşülüyor.
Çözüm nedir?
– Evvela iş sağlığı ve güvenliği alanının temel bileşenlerinin hukuk ve mühendislikten ziyade “yönetim, iletişim, psikoloji, sosyoloji ve eğitim bilimleri” olduğu gerçekliğini anlamayı ve bu alanlara temel bir giriş yapmayı önemli buluyorum.
-Bununla birlikte iş sağlığı ve güvenliği yöneticiliği ile iş güvenliği uzmanlığının ayrı kavramlar, ayrı konular ve ayrı içerikler olduğunu anlamak ve kendi dünyamızda da ayırmak gereklidir. Bu konuya yönelik ayrımı anlatmaya çalıştığım yazıma https://www.onlemdergisi.com.tr/is-sagligi-ve-guvenligi-yoneticisi-kimdir/ bu linkten ulaşabilirsiniz.
-İş güvenliğini doğru anlamak ve bu alanda vasıf kazanabilmek için güvenlikten önce iş güvenliği bileşik kavramının iş tarafını öğrenmek elzemdir. İşten kastım, işletmeye özel operasyon ve üretim değil elbette. Üretimin niteliği, işletmeye göre şekil değiştirebilir, esas olan öğrenmeyi öğrenmektir. Planlama, organizasyon, iş etüdü, hiyerarşi, kurum kültürü, kurum içi iletişim gibi konular, güvenlik bilimlerinden önce yahut eş zamanlı olarak öğrenilmesi gereken konulardır.
-Çözüm anlamında anlatılması gereken birtakım konular daha var fakat özetlemeye çalıştığım için temel üzerinde durmaya çalışıyorum. Bu anlamada işletmelerdeki sağlık ve güvenlik süreçlerinde düzeltilmesi ve düzenlenmesi gereken ilk alanın operasyon bölgesi olmadığını, operasyon bölgesindeki sorunların girdi değil bir çıktı olduğunu anlamak önemli bir başlangıç noktası olacaktır.
İşletmenin vizyonu, hedefleri, politikası, iletişim sistematiği, iş kültürü özetle maddi ve manevi unsurları birer girdi, operasyon yani uygulama ise bir çıktıdır. Çıktıları düzeltmek istiyorsanız girdilerin farkında olun ve onlara odaklanın, göreceksiniz ki çıktılar otomatik olarak düzelmiş olacak…
Yazımı aynılaşmış ve bu durumdan kurtulmak isteyen iş güvenliği uzmanları için yazdım. Yazının menziline girmediğini düşünen meslek insanlarının yazıyı kendine muhatap almasına hacet yoktur. Bir tespit olarak okuyup geçebilirler…
Mevcut ahvalimizin kasveti ve bunca ağır konudan sonra yazımı, yakın zamanda ortaya çıkmış ve “iş sağlığı ve güvenliği dünyasına çok ciddi katkılar sağlamış” bir sendika başkanının yazmış ve söylemiş olduğu şarkı sözleriyle bitirmeden önce şu notu düşüp sonra sıradaki şarkımıza geçelim:
“Bizde, önemli addedilen konularda çocuklar yerine büyüklerin dinlenilmesi esastır lakin bazen çocukların da ne dediğine kulak vermek gerekli olabilir…”
Hadi hep beraber kulak verelim şarkıya…
Çalışanlar dinleyin bizi oy
Yarının büyüklerini oy oy
Öğüt verme sırası bizde şimdi
Dinleyin biz çocukları oy oy
***
Baretini tak!
Yeleğini giy!
Dikkatini dağıtma sen,
Ver işine kendini.
***
İşverenler hep demesin ki öf öf
Çalışanlar sonra demesin of of
Analar hiç ağlamasın vah vah
Dinleyin biz çocukları oy oy
***
Baretini tak!
Yeleğini giy!
Dikkatini dağıtma sen,
Ver işine kendini.
Tey tey teyyyyyy…