Neredeyse her yazımızda depremin değil ihmalin öldürdüğü üzerinde duruyoruz ve olabildiğince buna çok örnek vererek, konunun ne kadar ciddi olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bu yazımız da bu örneklerden biri olan Dilek Apartmanı ile ilgili olacak.
Ülkemizde son bir haftada yaşananlar hepimizin malumu. 24 ocak tarihinde Elazığ Depremi meydana geldikten sonra Malatya, Manisa, Marmaris, Kars Sarıkamış olmak üzere birçok il ve ilçede küçük büyük pek çok deprem meydana geldi. Bunlardan can kaybı ve hasar miktarı en çok olan Elazığ Depremi oldu.
41 kişi hayatını kaybetti, 1607 kişi ise yaralandı. Elazığ ve Malatya’da 82 bina yıkıldı, 1287 bina ise ağır hasar aldı. AFAD, UMKE ve jandarma ekiplerinin depremin hemen ardından başlattığı ve günlerdir insanüstü bir çabayla süren çalışmalarıyla 45 kişi enkaz altından sağ çıkarıldı.
Deprem(*İhmal), birçok insanın hayatına mal olurken birçok evde hasar meydana geldi ve hasar gelen evlerin çoğu kullanılamaz durumda.
İşte bu hasar alan apartmanlardan biri, öyle bir dikkat çekiyor ki, herkesin bakıp ders çıkarması gerekiyor aslında. Bize bağırıyor aslında bu yıkılmış bina ”DEPREM DEĞİL İHMAL ÖLDÜRÜYOR” diye. Apartmanın adı, Dilek Apartmanı.
Dilek Apartmanı V şeklinde yıkıldı. Etrafında o kadar apartman varken, sadece hepsinin ortasında bulunan Dilek apartmanı yıkıldı. Üstelik V şeklinde yıkıldı.
Bu görseli gören herkesin aklına şu sorular geliyor.
Dilek Apartmanının yıkılış şekli neyi gösteriyor? Bir bina neden v şeklinde yıkılır?
İşte bu sorular da dahil olmak üzere pek çok konuya İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna açıklık getirdi.
Nusret Suna, Dilek Apartmanı’nın V şeklinde yıkılmasını şöyle yorumladı
“Bir binanın V şeklinde yıkılmış olması, ortadaki taşıyıcı elemanların taşıma kapasitelerini yitirip içe doğru çökme oluşturması anlamına geliyor. Taşıyıcı elemanlar kolon ve perdelerdir. Eğer bina ortaya doğru çöküyorsa ortadaki elemanlarda zafiyet oluşmuş demektir.
Proje aşamasında ya da yapım aşamasında niteliksiz malzemenin kullanıldığını gösteriyor. Ekiplerimizin olay yerinde incelemesinin ardından detaylı bir rapor hazırlayacağız ama görüntülerden anladığımız kadarıyla taşıyıcı elemanlar, taşıma özelliğini yitirmiş.
Etrafındaki diğer binalar ayaktayken o bina niye yıkıldı? Acaba binaya sonradan fiziki müdahale yapıldı mı onu bilmiyoruz. Ancak 99 depreminden sonra birçok binanın alt katlarındaki dükkanlarda taşıyıcı elemanların kesildiğini görmüştük. Burada da benzer bir durum var mı henüz bilmiyoruz.
Ancak görüntülerden tespit edebildiğimiz kadarıyla yüzde yüz yapım hatası diyebiliriz. Etrafındaki binalar ayakta ama acaba tüm binalar aynı şekilde mi yapıldı onu da bilmiyoruz. Yapım aşamasında ya da malzemede hata olduğu kesin.”
1975’te Yapılsa Dahi İmalat Hatası Olmazsa Can Almaz
“Eski bir bina olan Dilek Apartmanı’nın 1998 Deprem Yönetmeliğine göre yapılmış olsaydı yıkılır mıydı?” sorusuna Nusret Suna şöyle yanıt verdi: “Bir bina hangi dönemin şartnamesine göre yapılırsa yapılsın yeter ki bu yönetmeliklere uygun projelendirilsin. Yani bir bina 1975 yönetmeliğine göre yapılmış dahi olsa eğer kurallara uygun yapılmışsa hasar alabilir ama can güvenliğini sağlar.
1998 yönetmeliğine göre yapılmamış bir bina depremde risk alır demek yanlıştır. 1998’den sonra yapılmış bir yapı çok cüzi bir miktarda hasar alabilir ama kesinlikle can güvenliğini sağlar. Hastane yapılıyorsa önem katsayısı farklıdır. Okulların önem katsayısı farklıdır. Konutlar, oteller farklıdır.
1975 yönetmeliğine göre bile yapılmış olsa bina uygun malzeme ve projeyle yapılmışsa öldürmez. Hasar fazladır ama öldürmez. 1998 depremine göre yapılmış konutlar hasar alabilir ama öldürmez. Okul ve hastanelerin ise 1998 yönetmeliğine göre hasar bile almaması gerekir.
Elazığ’da yıkılan binalara baktığımızda yüzde yüz yapım hatası. Doğru projelendirme, doğru denetim olduğu sürece bir şey olmaz. Yer seçimi de çok önemli. Zeminin özellikleri direkt ilgilidir. Dere yatağı, faya yakınlığı, uzaklığı yapıların güvenliği ile direkt ilgilidir.”