Yazımıza geçmeden önce çok kısa, teknik gezi / gezilerden ve bu gezilerin mühendis adayları için öneminden bahsedeceğiz. Akabinde gezimizi anlatacağız.
Teknik Gezi; Okullarda görülen teorik bilgilerin yerinde görülmesini, incelenmesini sağlayan genelde fabrikalara yapılan gezi çeşididir. Bu tanımdan bile, ne kadar önemli olduğunu anlayabilirsiniz. İşte biz de, gerçekleştirdiğimiz bir teknik geziyi; olabildiğince detaya girerek aktarmaya çalışacağız.
Müze Hakkında Kısa Bilgiler
İzmit Belediyesi tarafından Cephanelik bölgesinde bin 740 metrekarelik alanda yaklaşık 10 milyon liraya yaptırılan 17 Ağustos Deprem Anma ve Farkındalık Müzesi, 17 Ağustos 1999 depreminde yaşamlarını yitirenleri anmak adına ve deprem hakkında bir farkındalık yaratmak üzere hayata geçirilmiş bir farkındalık müzesidir.
İzmit Deprem Müzesi
Kocaeli İzmit Cephanelik stadının hemen karşısında bulunan, İzmit Deprem Müzesi, aynı zamanda 17 AĞUSTOS DEPREM ANMA VE FARKINDALIK MÜZESİ olarak da anılıyor. Bu isim bize çok şey anlatıyor aslında, yaşanılan onca acının hiç unutulmayacağını bilakis bir sonraki nesillere aktarılmaya devam edileceğini ve bunlardan ders almamız gerektiğini söylüyor. Adına yaraşır bir müze olan, Deprem Müzesini hemen gezmeye başlayalım.
Öncelikle daha içeri adımımızı atmadan, müze rehberi Fatma Gülle, bizi kapıda karşıladı. Kısa ve sıcak bir hoş geldiniz konuşmasının ardından, görsel ve maketlerle zenginleştirilmiş salona geçtik ve Sayın Gülle’yi dinlemeye başladık. Hem teorik bilgi hem de olası bir deprem anında ne yapılması gerektiğini, ilk olarak neyin önemli olduğunu anlattı bizlere. Şimdi isterseniz birazda kendisinin sözleriyle devam edelim.
” Topraklarımızın neredeyse tamamı deprem tehlikesi altında. Bu yüzden olabilecek her türlü depreme karşı hazırda ve tetikte olmamız gerekli, burada şöyle bir soru akla gelebilir. Neden ülkemizde bu kadar çok deprem oluyor? bunun için şu haritaları inceleyelim.
Dünya milyonlarca yıldır oluşurken ülkemize plaka dediğimiz sistemler denk gelmiş, peki nedir bu plakalar? – plakalara hareket eden kara kütleleri diyebiliriz.
Arabistan plakası kuzeye doğru ilerleyerek Doğu Anadolu‘yu bir dozer gibi sıkıştırıyor. Doğu Anadolu, kuzey-güney yönünde sıkışıp kısalıp kalınlaşıyor ve yükseliyor. Doğu Anadolunun dağlık ve yüksek bir plato oluşmasının nedeni de bu. Bu sıkışmayı karşılayabilmek için Doğu Anadolu‘da kayalar kırılarak faylar oluşuyor ve faylar boyunca, kayaların bağıl (göreceli) hareketleriyle oluşan deprem dalgaları yöreyi sık sık sarsıyor. Bu plakalar hareket etmeye ve ülkemizi sıkıştırmaya devam edecekler, dolayısıyla bir enerji birikecek ve bu enerji açığa çıkacak işte bu olaylar depremi tetikleyecek, beklenen İstanbul depremi bunun en bariz örneği.”
Haritaların olduğu bölümden, büyük bir ekranın ve koltukların olduğu adeta küçük bir sinema salonunu andıran bir yere geçiyoruz. Müze Rehberimiz bize üç dakikalık kısa bir film izleyeceğimizi söylüyor. Oturup dünyanın oluşumu, kıtalar ve deprem hakkındaki kısa belgeseli izliyoruz.
Bunu da izledikten sonra müze rehberi Fatma Gülle kısa filmi kapatıp. “Şimdi anlamak, hissetmek ve asla unutmamak için hep birlikte o anlara geri döneceğiz, yani sizinle zamanda bir yolculuğa çıkacağız, 17 ağustos gecesine gideceğiz.” Bunları söylerken küçük bir uyarıyı da ihmal etmiyor, deprem simülatörü odasına gideceğimiz için karanlık korkusu olan endişelenen yahut rahatsızlık duyacak kimselerin girmemesini istiyor.
Anlayacağınız gibi bir sonraki durağımız deprem simülasyon odası
Koltukların bulunduğu izleme odasından bir kapıyla kısa ve dar bir koridora geçiyoruz, bu koridoru yürüdükten sonra karşımıza bir kapı ve bir müze görevlisi çıkıyor, içeri giriyoruz, tamamen karanlık ve ekranlarla dolu bir ortam müze görevlisinin direktiflerini bekliyoruz. Ve dinliyoruz. ” Hoş geldiniz arkadaşlar, bugün burada tekrar aynı depremi yaşayacağız. Önce görüntüleri izleyelim daha sonra deprem olacaktır.” Heyecanlı bir şekilde ekranların açılmasını bekliyoruz.
Videodan gelen gür ve kalın bir ses ” Sayın ziyaretçilerimiz az sonra hep birlikte 17 ağustos 1999 gecesindeki o ana geri döneceğiz, zamanda geriye doğru yaptığımız bu yolculuğumuz yaklaşık 3 dakika sürecek ve oldukça sarsıcı geçecek lütfen güvenliğiniz için alanda bulunan kol demirlerine tutununuz. ” ve ayaklarımızın altındaki zeminin sarsıntısını tüm bedenimiz hissediyor, yaklaşık üç dakika sürüyor bu yolculuk. En son kulaklarımızda bir ses yankılanıyor;
“Sesimi duyan var mı ?”
Bunlar yaşandıktan sonra müze görevlisi tekrar konuşmaya başlıyor. “Evet arkadaşlar o geceyi birlikte yaşadık, insanlar doğal olarak korku içindeydi ama yaşanılanlar gece olduğu için kimse etkilerini görebilmiş değildi, asıl durum gün ışıyınca meydana gelecekti. Şimdi hep birlikte o gecenin sabahına uyanacağız.”
Simülasyon odasından çıktıktan sonra depremin sabahına bir yolculuk yapıyoruz ve üç boyutlu olarak oluşturulan bir sokaktan geçiyoruz. İzmit ve Gölcük’ten alınan fotoğraflarla oluşturulan sokak o günleri ve 17 Ağustos’ta ülkemizin nasıl bir felaket yaşadığını çarpıcı bir şekilde göz önüne seriyor. Peki sadece bu kadar mı? tabi ki değil. Gezi devam ediyor.
Yaşanılan onca şeye rağmen yaşamaya çabalamaya devam etmemizi hissettiren farklı bir tematik yere geçiyoruz
Umut Koridoru
Umut koridoru adı verilen bölümde 17 Ağustos depremine dair bilgiler ve fotoğraflar yer alıyor. Bu bölümü incelerken müze rehberinin söylediği bir cümle vardı ki, olayın bütün ciddiyetini ortaya seriyordu. “Fotoğraflara dikkat edin, farkettiyseniz havadan çekilen çok az sayıda görsel var, bunun nedeni nedir diye sorarsanız, helikopterler havadan görüntü çekerken, enkazlar helikopterin çıkardığı gürültüyle tekrar yıkılmaya başlamış bu yüzden yasaklanmıştır.”
Birinci katı bitirip dik bir merdiveni tırmanıyoruz, bizi bekleyen çok anlamlı bir yer var.
45 saniye süren depremde binlerce insanımızı kaybettik bu yüzden dersler çıkarmamız gereken unutmamamız gereken bir 45 saniye bu. İşte Müze; bunlar unutulmasın diye 45 adet irili ufaklı saat koymuş bu duvara ve bu saatler sadece saniyeleri gösteriyor ve her tur 45 saniye sürüyor. Ayrıca görsele iyice bakarsanız sismograf cihazına o gece düşen grafiği görebilirsiniz. Burasını da dikkatli inceledikten sonra duvarlarında, meydana gelen en büyük depremlerin isimleri ve görselleri bulunan bir koridora geçiyoruz.
Yolculuğumuzu bitirmeden önce 10 dakikalık kısa bir video daha izliyoruz, bulunduğumuz odanın dört bir köşedinde duvar boyutlarında ekranlar bulunuyor, videoda konuşan ise yerküre yani dünyamız. Dünyamızın ağzından tavsiyeler dinliyoruz..
Müze Rehberi Fatma Gülle’ye Birkaç Soru
-Öncelikle bu kadar zahmet edip bize bu güzel mekanı tanıttığınız için teşekkür ederim. Bu müze ne zaman açıldı, buradaki göreviniz nedir?
F.G: Ne demek asıl ben teşekkür ederim geldiğiniz için, müzemiz 2017 yılında açıldı benim buradaki aktif görevim ise müze rehberliği.
– İnsanlar buraya neden gelmeli peki, burada insanları ne bekliyor ?
F.G: Müzemiz İzmit Belediyesi tarafından hayata geçirilmiş farkındalık ve anma müzesi. Anma müzesi diyorum çünkü, 45 saniye içinde kaybettiğimiz binlerce canı anmak istiyoruz gelen misafirlerimizle birlikte. Aynı zamanda bir farkındalık müzesi burası. Şunu fark ettirmek istiyoruz gelen misafirlerimize, bizim ülkemiz bir deprem ülkesi, depremle her an karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla bunu bir trajedi haline getirmeyeceğiz, depremle yaşamayı öğreneceğiz mesajını vermek istiyoruz, o yüzden herkesin gelip görmesi lazım.
Teşekkür!
Öncelikle bu gezinin yapılması için maddi manevi desteği olan Kocaeli Gençimo’ya Kocaeli İnşaat Mühendisleri Odası başkanı Kahraman Bulut‘a ,
Kocaeli Gençimo Başkanı Tuğrul Berk Haktan Bayram’a ve zahmet edip, hiçbir sorumuzu cevapsız bırakmayan müze rehberi Fatma Gülle’ye sonsuz teşekkürler!
Bu tarz gezi yazılarının gelmesini istiyorsanız yorumlarda belirebilirsiniz.
Not: Çekilen fotoğraflar ve yazılan içerikler için müze görevlilerinden izin alınmıştır.
Diğer teknik gezi yazıları için tıklayınız.
Müzeyi haritada göstermek için tıklayınız.