Sürdürülebilirlik hmm.Sürüp giden bir şey yahu bilmeyecek ne var diyenlerden birisiydim vakt-i zamanında.Ta ki bu kavramla yollarımız kesişinceye kadar.
Yönetmeliklere minimum uygunluk sağlayan ve genellikle çevreye zarar veren tipik uygulamalar görmekten içimin daraldığı şu günlerde imdadıma koşan Sürdürülebilirlik..
Çevre dostu olan,İleri derecede performans verebilen,sistemlerin çeşitliğinin be üretkenliğinin devamlılığının sağlanabildiği Sürdürülebilirlik..
“Üçlü kâr hanesi” olarak adlandırılan faydalar oluşturan ekonomik, sosyal ve çevresel fırsatları birleştiren Sürdürülebilirlik..
Kaynakların kıt olmasına bakmayan, öncelikle ”aklın” şart olduğu Sürdürülebilirlik..
“Günümüzün gereksinimlerinin gelecek nesillerin kaynaklarına zarar vermeden karşılanabileceği Sürdürülebilirlik..
Ekolojik, Yeşil, İklim ve Çevre Dostu, Yüksek performanslı, Akıllı, Karbon-sıfır vesaire…
Sürdürülebilir tasarımın temel hedefleri;
Kirletmeyen doğa dostu enerji ve ekoteknolojilerin, malzemelerin kullanılması, su ve enerji başta olmak üzere tüm kaynaklarda koruma, tasarruf ve geri kazanımın gerçekleştirilmesi, arsa ve çevresinin potansiyelinin, binanın işletme, bakım ve onarım süreçlerinin optimizasyonu olarak özetlenebilir.
Her şey buraya kadar çok güzel,bu kelimenin büyüsü beni öyle bir içine çekiyordu ki bazı gerçekleri fark edemiyordum.Fark edemediğim gerçekler ise aslında en başta fark etmem gerekenler imiş meğer.
Oysa, sürdürülebilir bina ve hatta sürdürülebilir çevre, anlamı itibarıyla, son derece geniş kapsamlı ve iddialı, erişilmesi çok kolay olmayan ama geleceğimiz adına “kısmi değil bütünleşik ve kesin çözümleri” içeren bir hedefmiş.(1)
”Sürdürülebilir bina tanımı, yerküre ve çevre üzerinde kesin ve somut olarak hiç bir olumsuz etkisi olmayan binalar için kullanılmalıdır. ”Sürdürülebilir Bina” tanımına baktığımız pencereden diğer yapıları,yapı elemanlarını şöyle derinden bir süzünce anladım ki,
Sürdürülebilirlik tanımını belki bu kavramlar karşılamıyor, fakat bu kavramlar ona giden yavaş da olsa küçük de olsa adımlar.
Belki de o kadar ufak adımlar ki insan durup düşünüyor yere basıp basmayacağını..
Fakat mademki iki günü eşit olan ziyanda,mademki taşı delen suyun gücü değil sürekliliği..
Biz bu yolda karınca misali kendimizi gösterelim.Duraksama izleri göstermeden,pes etmeden..
Sürdürebilsek de sürdüremesek de …
Bıkmadan usanmadan devam edelim..(İçimden Yorulmaaak Olmaaz şarkısını mırıldanıyorum bu arada :D Pardon bağırıyormuşum..)
Sürdürülebilirliğin önündeki en önemli engel biz olarak görünsek de nice zehrin aynı zamanda panzehir olduğunu gördü bu gözler.Bizi ancak biz çözeriz…
Uğraş, didin, düşün, ara. bul, koş, atıl, bağır;
Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!
(Tevfik Fikret)
Kaynak: energy.gov