Revak Nedir?
Genellikle bir yapının avlusunda yer alan ve çatı tarafı sütunlar ile desteklenen ön cephesi açık, üstü örtülü mekandır.
Tarihsel Açıdan Revak
Özellikle sıcak iklimlerde rastlanan bu yapıda amaç; güneşin zararlı etkilerinden sakınmaktır. Ayrıca yağmur ve rüzgardan da korunma açısından oldukça işlevsel olan revak, Antik Yunan ve Roma mimarisinde kamu binalarında ve tapınaklarda sık sık kullanılmıştır. Doğu Roma’nın özellikle Arap ve Fars milletleri ile ilişkisi sonucunda önce Arap Yarımadası’na, sonra da Anadolu’ya yayılmıştır. Bu ilişkiden önce antik kazılarda Mezopotamya’da Hitit kültüründe ”Hilani” adı altında kullanılmış ve birebir aynı olmasa da benzer mimari içeriğe sahip olmuştur. Bunun yanı sıra Anadolu’da da özellikle Selçuklular tarafından benimsenen revak, Anadolu beyliklerinde de gittikçe yaygınlaşarak bir mimari öge haline gelmiştir.
Anadolu’da Revak
Türk mimarisinde XIII. yüzyılın başlarında açık avlulu medreseler ile başlayan revak uygulamaları ibadet alanlarında da kullanılarak Osmanlı Devleti dönemine kadar devam etmiştir. 1376 yılında inşa edilen Manisa Ulu Camii, büyük camilerden çok önce, üstelik Bursa, Edirne ve İstanbul gibi üç büyük merkezin dışındaki bir uygulama olarak dikkat çekicidir. 1447’ye doğru tamamlandığı düşünülen Edirne Üç Şerefeli Cami, ortasında şadırvanı olan kubbeli revak uygulamasıyla bu mimari öge de yeni bir aşamaya geçmiş olur.
Osmanlı’da Revak
Osmanlı Dönemi’nde özellikle İstanbul başta olmak üzere tarihi yerlerinden olan Direklerarası, Vezneciler’ den Şehzade Camii’ne kadar uzanan caddedeki bu yapılar Osmanlı’da öne çıkan örneklerindendir. Fakat bu yapılar, XX. yüzyılın başlarında yol genişletme çalışmaları sırasında ne yazık ki ortadan kaldırılmıştır.
Dünya Genelinde Revak
Bu uygulama, eski Mısır Tapınakları’nda avluların etrafını çeviren ve taş hatıllarla birbirine bağlanan sütunlar ile güneşten korunmak ve gölgelik alan oluşturmak için inşa edilmişti. 3.000 yıllık bu gelenek daha sonrasında Ege Adaları’na Yunanistan’a ve Batı Anadolu’ya kadar sıçramıştır.
Yunanlara sıçraması ile birlikte kullanım alanını genişleten revaklar agoralarının çevresinde yer alan stoalar, pazar yerinde alışveriş yapanların ya da sadece gezip dolaşanların sığındıkları serin ve gölgelik mekânlar haline geldi. Bu yapıların altında dinleniyorlar sohbet ediyorlar ve hatta felsefi tartışmaya bile giriyorlardı. Roma ve Bizans’ta sıkça rastlanan direkli kaldırım geleneği insanların ve hayvanların yolda rahatça yürüyebilmeleri için de büyük bir işlev görüyordu.
Kaynak / Reference
-
TDV İslam Ansiklopedisi