Ormanlık alanları petrol boru hatları, enerji santralları, petrol ve doğalgaz aramaları gibi işletmelere açan yönetmelik Resmi Gazete yayımlandı.
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan Orman Kanunu’nun 16, 17 ve 18. maddelerinin uygulanmasına ilişkin yönetmelikler ile, ormanlık alanlarda enerji üretim santralleri, petrol ve doğalgaz boru hattı, petrol ve doğalgaz arama tesislerinin kurulmasına izin verilmesinin önü açıldı.
Yönetmelik hükümlerine göre ormanlık alanlarda ayrıca, haberleşme tesisleri, işletilme ve yeraltı doğalgaz depolanmasına ilişkin tesisler ile eğitim ve sportesislerine, yol, liman geri hizmet alanı, havaalanı, demiryolu, teleferik hattı, tünel gibi ulaşım tesislerine izin verilebilecek.
Ayrıca, özel yükseköğretim kurumları dışında, yükseköğretim kurumlarının eğitim ve araştırma amaçlı tesislerine ve izin verilen bu alan içinde izin sahibi yükseköğretim kurumuna veya Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğüne yurt yapılması için izin verilebilecek.
Bunların yanında, ormanlık alanlar içinde, balık üretim tesislerine, odun kömürü gibi işletilmesinde ağaç kullanılan ocaklara, define aramasına, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılmasına da izin verilebilecek. Buna karşılık, arkeolojik kazı ve restorasyon yapılması için yalnızca Kültür ve Turizm Bakanlığı izin verebilecek.
Ormanlık alanlarda kurulmasına izin verilen tesislerin kontrol ve denetimleri de “serbest yeminli ormancılık büroları”na yaptırılacağı hüküm altına alınan yönetmelikte şöyle deniliyor:
“Ancak su isale hattı, baraj, gölet, doğalgaz boru hattı, petrol boru hattı, elektronik haberleşme sistemlerine ait baz istasyonu, enerji nakil hattı, yol, telefon iletim hattı izinlerinde saha kontrolleri yatırım tamamlanıncaya kadar her yıl, yatırımın tamamlanmasını takiben sonu sıfır ve beş ile biten yıllarda yapılır.”
Ormanlık alanlarda kurulmasına izin verilen tesislerde patlayıcı madde depolanması halinde çevre güvenlik alanları için yer üstünde de emniyet sahasına izin verilebileceği de belirtilen yönetmelikte, “Ormanlık alanda olmayan yer üstündeki patlayıcı madde depolarına çevre güvenlik alanı için izin verilebilir. Ormanlık alanda yer üstünde patlayıcı madde deposuna izin verilmez” deniliyor.
ÇILGIN PROJELERİN ÖNÜNÜ AÇIYOR
Düzenlemeyle ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, “Orman arazilerinin imarı konusunda son yıllarda pek çok değişiklik oldu. 3. Havalimanı 3. Köprü gibi projelerde bu düzenlemelerden yararlanıldı. Projelerin önünü açar nitelikte düzenlemeler yapıldı” dedi. Geçen yıllarda ormanlara yakın elektrik direkleri yüzünden pek çok ormanlık alanın yandığını belirten Bozoğlu, “Ormanlık alanların içinde petrol aramak orman için ciddi bir yangın riski oluşturabilir. Ormanları sadece yeşil alan olarak görmemek lazım. Ranta dayalı görmemek lazım buraları. Bu yeni düzenleme yeni çılgın projelerin önünü açıyor” diye konuştu.
ANAYASAL GÜVENCELER İHMAL EDİLİYOR
Orman Kanunu’ndaki düzenlemeyle ilgili olarak açıklama yapan Greenpeace Akdeniz Avukatı Deniz Bayram, “Bu düzenleme, öncelikle Anayasa’nın 56. Maddesi’nde yer alan Sağlıklı ve Dengeli bir Çevrede Yaşama Hakkı’na aykırı olmakla birlikte, tabiatın ve çevrenin korunmasına ilişkin anayasal güvenceleri de ihlal ediyor. Yürürlükte olan Orman Kanunu’nun 17. maddesi, kirli enerji yatırımları dahil olmak üzere kamu yararı olması halinde ormanlık alanların yatırımlara açılmasına izin veriyor. Uygulamada ise, “kamu yararı”, çevrenin, tabiatın, kültür varlıklarının korunması gibi üstün kamu yararı gözetilmeksizin, saltlıkla sanayileşme ve kalkınma üzerinden yorumlanıyor. Kısa bir süre önce yayınlanan Milli Park Yönetmeliği de aynı şekilde, kamu yararı kararına dayanarak, Milli Parkların yapılaşmasına olanak sağladı. Yaşam hakkı ile doğrudan bağlantılı olan çevrenin korunması üstün kamu yararıdır. Orman Kanunu’nun 17.maddesinin uygulanmasına yönelik bugün yayınlanan Yönetmelik, bu süreci daha da kolaylaştıran, hızlandıran bir yapı getiriyor.
Tüm dünyada bu tarz uygulamalar tepki çekiyor. Bu gelişme, kaya gazı ve petrol aramaları gibi son derece tehlikeli ve kirli madencilik faaliyetlerinin ormanlarda önünü açıyor. Bu teknolojiler hem pahalı hem de henüz ticari değerlerinin olup olmadığı bile bilinmiyor. Bugün Amerika’dan Bulgaristan’a, dünyanın dört tarafından bu uygulamalara karşı sivil toplum ve farklı organizasyonlar tarafından ciddi tepkiler var. Bu uygulamalar gerçekleştiği takdirde sadece doğal varlıklarımızı kaybetmekle kalmayacağız, aynı zamanda cebimiz de yanacak.” ifadesini kullandı.