Gün geçtikçe daha önemli bir hale gelen ve Türkiye’nin lokomotifi olan inşaat sektörüne biz inşaat mühendisliği öğrencileri de hızlı bir giriş yapmak istiyoruz. Okulda öğrendiğimiz bilgilere bir de staj deneylerimizi katıp çalışacağımız sektörü anlamaya çalışıyoruz. Peki, biz öğrenciler genel olarak okuldan iş hayatına geçtiğimizde nasıl bir durumla karşılaşıyoruz? İlk izlenimimiz ne oluyor?
Ben İTÜ inşaat fakültesi son sınıf öğrencisiyim ve gerek kulüp etkinliklerinde gerek stajlarımda ODTÜ, YTÜ, BOĞAZİÇİ Üniversitesinden ve diğer okullardan birçok arkadaş ile konuşmalarımızdan şu sonucu çıkardım ki: Şantiye hepimiz için yorucu, uzun çalışma saatleri olan ama işin öğrenildiği yer olarak değerlendiriliyor. İlk şantiyeye gittiğimizde hayatımızın şokunu yaşıyoruz. Hepimizin aklında aynı şey “biz bunu okulda öğrenmedik, sadece teori öğreniyoruz, bir şey bilmiyoruz galiba “ .Bunları kabullendikten sonra olaylara adapte olmaya çalışıyoruz, bazılarımız ise olamıyoruz. Peki neden? Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki oradaki deneyimli mühendislerden öğreneceğimiz çok iş var. Beğenmeyip iş yapmayan stajyerleri hepimiz denk gelmişizdir,fakat unutmamız gereken bir şey varsa o da emeklemeden yürünmeyeceğidir. Eğer bize verilen işleri en iyi şekilde yaparsak göreceğiz ki stajlarımız bittiğinde kendimize ne çok şey katmışız. Birçok şefle konuşmamdan şunu çıkardım ki öğrenciler olarak bizi isteksiz buluyorlar, yeni nesilin çabuk yorulduğunu söylüyorlar. Şantiye de uzun saatler dolaşıp her şeyi not almaya çalışmak ya da notlarını alıp ofiste vakit geçirmeye çalışmak sanırım oraya sadece staj defteri yazmak için geldiğimiz izlenimi veriyor. Öğrenmeye açık olup, sormadığımız sürece bir süre sonra orda çalışanlara yardımcı olmak yerine işlerine engel oluyoruz. Ve çoğun yerin az stajyer almasına da bir sebep olarak gösteriliyor. Ama öğrenme hedefinizden şaşmadan, isteyerek bazı işleri yaparsanız görüyorsunuz ki aslında iş olarak değil sevdiğiniz bir şey yapıp ortaya güzel şeyler çıkmasına yardımcı oluyorsunuz. Şantiyenin tozunu sevmeyi öğrenmezsek bu yolda başarılı olamayacağımızı düşünüyorum.
Peki, okulda şantiyeye yönelik ne öğreniyoruz? Sanırım bunun cevabını içimde çözümlemek baya zor olsa da okuluna son derece bağlı olan bir insan olarak benim hocalarım bunu bana kesin öğretmişlerdir ben yorumlayamıyorum demek ki gibi düşüncelerle baya boğuştum. Gördüm ki derste gerçekten bunlar öğretiliyor fakat bakış açısını bizim bulmamız ve bu şekilde önümüze çıkan farklı konular hakkında farklı çözüm yolları geliştirmemiz isteniyor. Bunun da farkına varmam dersi anlatırken sürekli örnek projelerinden fotoğraflar gösteren bir hocamın sayesinde oldu. Evet o dersi verdikten sonra diğer şantiyelerde gördüğüm şeyleri yorumlayıp, bunu örnek projede görmüştüm, bu metro projelerinde tercih ediliyordu, hesabını yaptığım diyafram duvar bile bana artık karmaşık gelmiyordu. Her şeyi aslında gördüğümüzü fakat kâğıt ve hesap üzerinde kaldığı anda örnek çalışmaları incelemediğimiz durumda maalesef boş olduğunu hepimiz fark ediyoruz. Fakat laboratuvarlarımızı değerlendirsek, örnek projelerimizi incelesek veya önünden geçtiğimiz herhangi bir şantiyeye girip şef ile konuşup bugün bunu öğrendik uygulama görebilir miyim desek emin olun kimse bizi kırmıyor hatta çok memnun oluyorlar. Bu değerleri inşaat mühendislerimize de ayrı teşekkürlerimi iletmek isterim.
Gerek okul içindeki çalışmalar gerek şantiye gerek ofis gerçekten inşaat mühendisliği bölümü okuyup işini severek yapanlar için çok zevkli ve kendimize çok şeyler katacağımız bir meslek. Naçizane tavsiyelerim ise her şeyin uygulamasını görmeye çalışıp, bu yolda emin adımlarla hareket edip, güzel çalışma ortamlarında daha ileri seviyede işler yapıp, ülkemizi bu sektörde daha ileriye götürmek için çalışmaktır. Fakat çalışmadan, bir şeyler öğrenmeye açık olmadıktan sonra mezun olup senelerdir yerinde sayanlardan olmamız da çok olası.
Hepimizin önümüze çıkacak güzel fırsatları emeğimiz ile yaratıp, güzel değerlendirmemiz dileklerimle.
MERVE AKBAŞ
İTÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ
İSTANBUL