Yıllardır katıldığım toplantılarda, pazarlıklarda, anlaşmalarda ve işleyişte gördüğüm bir kaç sıkıntıyı sizlere izah etmek istiyorum.
Mühendislik denince akla 3 E kuralı gelir. 1) Ekonomik 2)Emniyetli 3)Estetik. Bunlar saç ayağının parçalarıdır. Ancak ekonomiklik ilkesi ülkemizde git gide dibe vuruyor. İhalelerde işe verilen teklifler dibi görme pahasına veriliyor. Bu da işin emniyet ve estetik kısmını zedeliyor. İşin ucuza yapılması illa bir noktada ”Şunu yapmasak nasıl olur?” sorusuna dönüyor ve işin kalitesini oldukça düşürüyor.
Oysa mühendisliğin ilkeleri bir bütünün parçası olarak kabul ediliyor. Bu nedenle iş veren işi ucuza yaptırayım derken astarı yüzünden pahalıya mal olabiliyor. Sonucunda emniyetten taviz verelim derken iş kazaları, estetikten taviz verelim derken kaybedilen zamanlar ve paralar oluyor.
Hepimiz Çin menşeli malların ucuz olduğunu biliyoruz. Peki bunun nedenini biliyor muyuz? Çinlilerin söylediği şu siz Türkler ucuz ürün istiyorsunuz. Ederi neyse ona göre adamlarda ürün üretip sunuyor. Hepimizin elindeki elektronik cihazların bir çoğu hali hazırda Çin’den çıkıyor. Kalitelerini bir düşünün demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
Demem o ki mühendislik ucuzculuk veya ucuz iş yapmanın ötesinde bir olay. Maliyet minimum olsun derken zarar maksimum olmasın. İnce eleyip sık dokunması gereken işler var. Her sektör için bu geçerli. Bir ihaleye giderken yapabileceğiniz minimumu iyi hesaplayıp elde edeceğinizi iki üç kere düşünmeniz gerek. Çünkü ”Ucuz etin yahnisi yavan olur.” Optimum maliyet maksimum fayda ve ekonomik ilerleme birlikte oluşacak yapılar. Bunları göz önünde bulundurarak mühendisliğin ne olduğunu hesapların ince elenip sık dokunarak yapılması gerektiğini unutmayın. Mühendislik en iyi verimi sağlamadıkça mühendislik olamaz olmamalı. Maksimum mühendislik optimum fayda ile mühendisliğin 3E kuralını sağlamalı.