Uzun zamandır elimden düşürmediğim bitmesini hiç istemediğim John Kuprenas ve Matthew Frederick in kitabı Mühendislik Okulunda Öğrendiğim 101 Şey bitti. 1 sene önce internette bu kitabın mühendis adaylarının ve mühendislerin kitaplığında mutlaka bulunması gerektiğini okumuştum. Fakat kitaplıkta yerini almayarak başucu kitapları arasına girdi bile.
Kitap mühendislik okuyan herkesin mezun olduğunda bilmesi gereken teorik bilgileri 101 madde ile tek tek resimli olarak özetlemiş ayrıca kitapta yazarımızın mühendislik ile ilgili görüşlerine rastlıyoruz.
John Kuprenas kitabın başında bizlere bir not bırakmış ve bize aktarmak istediklerini şöyle özetlemiş:
‘ Mühendisler mesleklerinin büyüleyici olmasının yanı sıra yaratıcılık gerektirdiğini ve üstesinden gelinmesi gereken ilginç zorluklarla dolu olduğunu düşünürler. Mühendislik mesleğinin dışındakilerse çoğu zaman bu mesleği çok tekrar edilen esaslara dayanan fazla mekanik ve sarf edilen emeklerin boşa gittiği bir uğraş olarak görürler.Aslında her iki görüşten çıkan mühendisliğin karmaşık olduğudur. Mühendislik matematik, fizik ve kimya bilimlerine dayalı derin bir bilgi temeli gerektirir. Bu bilim alanlarının etraflı olarak öğretilmesi mühendislik fakültelerinin ders programlarının ilk iki yılının neredeyse tamamını doldurur. Öğretim temel bilgilere odaklanırken, öğrencilere bunların mühendislik bağlamındaki anlamıyla ilgili pek az bilgi verilir. Mühendislik öğrenimine başladığım dönemde derslerde öğrendiğim hesaplama ve soyut kavramların gerçek dünyadaki uygulamalarla ilişkilendirilmesinin çoğu zaman zor olmasının moral bozucu olduğunu düşünmüşümdür. Mühendislik öğretimi ders programında çok sayıda ağaç vardı, ama ormanı görmek zor oluyordu.’
Fakat okuduğunuzda kitap bu düşüncelerinizin yanlışlığını açıkça yüzünüze vuruyor. Bilinen temel kavramların arasındaki mantık ilişkisini kurup olaylara geniş bir pencereden bakmanızı sağlıyor. Günlük hayatımızda karşımıza çıkan basit olaylardan yola çıkarak karmaşık problemin çözümüne ışık tutuyor. Kullandığı dilde bilimsele kaçmaması herkesin anlayabileceği bir kitap haline getirmiş kitabı. Ayrıca J.Kuprenas bu kitabı ile mühendislik öğrencilerine ışık tutmanın yanı sıra meslek hayatına başlamış mühendisleri meslek dalları arasındaki ince ilişkiler üzerinde düşünmeye sevk etmeyi hedefliyor.
Prof. John Kuprenas University of California, Berkeley inşaat mühendisliği mezunu, LEED sertifikasına sahip, eyalet meslek kuruluşlarına kayıtlı bir mühendistir. Matthew Frederick ise bir mimar, şehir planlamacısı, öğretmen ve yazardır. Kitabın yaratıcısı ve editörüdür. Tabi ki Prof. John Kuprenas‘in eğitimini inşaat mühendisliği üzerine alması kitaba yansımış. Özellikle inşaat mühendisleri için çok faydalı maddeler yazmış.
Kitapta yer alan bütün mühendislik dallarını kapsayan ilgi çekici ilk 6 madde şu şekilde:
- Mühendislikte kara kutu sayesinde ya başarıya ulaşılır ya da başarısız olunur.
- İnşaat mühendisliği tüm mühendisliğin atasıdır.
- Mühendisliğin özü hesap yapmak değil problem çözmektir.
- Her problem bilinen prensipler üzerinde kurulur.
- Hiçbir problem bir diğerine benzemez.
- Her problemin içinde ortaya çıkmaya çabalayan küçük bir problem vardır.
Bu 6 maddeye kısaca yorumlamak gerekirse kara kutu denilen sistem bilgi, süreç ve çalışma varsayımlarını içine alan kavramsal bir kutudur. Bir meslek dalındaki çıktı diğer bir meslek dalının girdisi olur. Kara kutu modeli değiştirilebilir ve geliştirilebilir eğer sabit bir sistem olarak görülürse başarıya ulaşılamaz. Meslek dalları arasındaki bağıntı bu temel üzerine kurulmuştur. Mühendislik Roma döneminde askeri mühendislik ya da istihkam anlamına gelen inşaat mühendisliği ile beraber doğumundan sonra çeşitli dallara ayrılmış ve fizik, kimya, biyoloji dallarında mühendislikler oluşmuştur.Mühendislik soy ağacında yer alan hiçbir mühendislikte amaç hesap yapmak değildir; hesaplamanın amacı elde edilen objektif bilgiler ile iyileştirme sağlayacak çözümlere ulaşmaktır. Bu çözümlere ulaşmak ise bilinen basit prensipler üzerinde kuruludur. Problemin içindeki püf noktayı bulup aşina olduğumuz basit bir probleme dayandırmaktır. Hiçbir problem birbirine benzememekle beraber hepsinin çözüm yolu farklıdır. Bu çözüm yollarını bulmak ise yaratıcılık gerektirir ve bilinen basit kuramlardan yararlanıp yeni çözümler geliştirmekte saklıdır.
Diğer başlıklarda ise biz mühendislerin bilmesi gereken bilimsel bilgilere değinmiştir. Her mühendisin ilgisini çekebilecek bazı başlıklar şu şekildedir:
- Daha sert malzeme daha uzun ömürlü malzeme demek değildir.
- Galloping Gertie neden çöktü?
- Her zaman bir ödünleşim söz konusudur.
- Bir gökdelen düşey bir konsol kiriştir.
- Depreme karşı tasarım: ya çok sallanmasını sağla ya da hiç.
- Aynı kirişle birçok şey elde edilebilir.
- Beton ve çelik modern değil çok eski malzemelerdir.
- Ford Pinto güvenli olmayan bir otomobil değildi.
- Bir çatlağı ucunu yuvarlayarak durdur.
- Mühendislik genellikle tekerliği icat etmek değil, tekerleği iyileştirmektir.
İnşaat mühendisliği okuduğum için bu meslek dalı ile ilgili söyleyeceklerimi aktarmak tabi ki benim için daha rahat oldu;fakat kitabı her okuyan her mühendisin kendine çok güzel sonuçlar çıkaracağına eminim. Şimdiden okuyacak herkese iyi okumalar.
MERVE AKBAŞ
İTÜ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ
İSTANBUL