Merhaba, uzun zamandır bu konu üzerine yazmak istiyordum. Çünkü insanın içini bir kurt gibi kemiren, hayat enerjisini düşüren, geleceğe yönelik umutla bakmasın engel olan sorunlar, çözülemiyorsa bile, bir şekilde dile getirilmeli ve anlatılmalıdır; yazarak ya da konuşarak. Bu yazıda mühendislik etiği kavramını, önemi ve ekonomi ile olan sorunlu ilişkisinden bahsetmek istiyorum.
İçindekiler
Etik Nedir? Mühendislik Etiği Ne Anlama Gelmektedir?
Etik terimi Yunanca “kişilik, karakter” anlamına gelen “ethos” sözcüğünden türetilmiştir. Doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak ve değerler hakkında düşünme pratiğidir. Etik, farklı disiplinlerdeki pek çok konuyu ve tartışmayı kapsamaktadır. Uygulamalı etiğin farklı uzmanlıklardaki etik sorunları inceleyen bazı alt dalları mevcuttur. Örneğin; iş etiği, mühendislik etiği ve tıbbi etik gibi.
Etik konusu modern insan ile örtüşen, modern insanın kaygısı veya derdi olan bir konudur. Modern insanın diğer özelliklerle birlikte diğer önemli bir özelliği ‘analitik ve eleştirel düşünebilen insan’ olmasıdır.
21. Yüzyıl becerileri olarak sunulan;
- problem çözme,
- eleştirel ve analitik düşünme,
- bağımsız düşünme,
- insan odaklılık,
- empati
ve benzeri birçok kavram hem Doğu, hem de Batı düşünce yapısında insanın sahip olması gereken en önemli beceriler arasındadır.
Etik Neden Gereklidir? Mühendislik Etiğinin Amacı Nedir?
Etiğin amacı, toplum için iyi olanın araştırılıp sorgulanarak istenilecek bir yaşamın oluşturulmasıdır. Yani daha mutlu, huzurlu bir toplum ve sosyal düzen için etik kurallar ve bunların gerçek anlamda benimsenmesi önemlidir.
MÜDEK Nedir?
MÜDEK; Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği’dir. MÜDEK’in etkinlikleri; tarafsızlık, adillik ve eşitlik gerektirir. MÜDEK etkinliklerini yürüten herkes, görevini en üst düzeyde etik davranış içinde yapmalıdır. MÜDEK etik kuralları, genelde, ABET kurallarını içermektedir. Bunlara ek olarak, yürürlüğe giren Kamu Görevlileri Etik Davranış İlkelerin’de de yer alan hediye kabul etmeme, gizliliğe ve telif haklarına saygı, tarafsızlık üyelerinin saygınlığını arttırma ve son olarak da bu kurallara uymayanlara karşı yaptırımlar yer almaktadır.
TMMOB (Türk Mühendis Ve Mimar Odaları Birliği)
TMMOB; sermayeden yana değil emekten yana, emeğin hak ve çıkarlarını savunan bir örgüttür. Bu nitelikteki örgüt meslek etiğine yaklaşımını şöyle tanımlamaktadır: “Meslek etiği; bir mesleğin uygulaması sırasında topluma, hizmet sunulan kişiye, mesleğe ve meslektaşlara yönelik ahlaki, yerinde ve adil olduğuna inanılan davranış ilkeleridir. ”
Etik kurullarının geliştirilmesinin amaçları da üç başlık altında aktarılmaktadır: Bunlardan birincisi hedef ve ilkeleri belirleyen, esinleyici-kılavuz kurallardır. İkincisi karmaşık durumlarda meslektaşların başvurabilecekleri ahlaki kılavuzluk yapacak eğitim amaçlı kurallardır. Üçüncüsü ise, açık bir şekilde belirlenen kurallara uyulmaması durumunda hangi yaptırımların uygulanacağını belirten düzenleyici kurallardır.
TMMOB mesleki davranış ilkelerinde ana tema olarak, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin günlük yaşamı doğrudan etkilediği, bu etkinin günümüzle sınırlı kalmayarak geleceğimizi ve kaynakların kullanılmasını da kapsadığı vurgulanmaktadır. Bu nedenle mühendis ve mimarların
- topluma karşı sorumluluklar,
- yaşadıkları çağa karşı sorumluluklar,
- doğaya ve çevreye karşı sorumluluklar,
- mesleğe ve meslektaşa karşı sorumluluklar
- kendilerine karşı sorumluluklarından oluşmaktadır.
TMMOB’ye göre Türkiye’de mesleki faaliyette bulunan mühendis ve mimarlar tanımlanan kurallara uymayı, uyulması için meslektaşlarını uyarmayı bir görev sayarlar. Bu görevin ödülü toplumun refahı ve mutluluğu olacaktır.
Gölcük Depremi Örneği
Meslek hayatımızda hepimizin yaşadığı veya bir şekilde şahit olduğu sorunlar üzerinden bu konuyu açmak istiyorum. 1999 depreminde AFAD’ın sitesinde yazan resmi verilere göre 18.373 kişi vefat etti, 23.781 kişi yaralandı, 505 kişi sakat kaldı, 285.211 ev 42.902 işyeri çeşitli derecelerde hasar gördü. Hasarlı konutların 66.441 tanesi, işyerlerinin ise 10.901 tanesi ağır hasarlı olarak kayıtlara geçmiş.
Depremde yaşanan ölümlerden dolayı açılan davaları incelersek; Sakarya’da açılan 695 davadan yalnızca 5 kişiye ceza verilmiş. Kocaeli’de 600 davada 12 kişi 10’ar ay hapis cezası almış. Yalova’da açılan 173 davada ceza aldığı bilinen tek isim 18 yıl 9 ay hapse mahkum edilen hepimizin tanıdığı müteahhit Veli Göçer. Ama bu müteahhit cezasının sadece 7,5 yılını yatmış.
Deprem yaşanan bölgenin aktif fay hattı üzerinde olduğu gerçeğini bir kenara koyarsak yapılan incelemelerde yıkımların ana sebeplerinin; kat sınırlarının aşılması, sıvılaşmaya müsait zeminde gerekli temel sisteminin kullanılmaması, taşıyıcı sistemde kalitesiz ve yetersiz malzeme kullanılması olduğu anlaşılmıştır.
Dikkat ettiyseniz saydığım tüm sebepler; ekonomik kaygıların, binlerce insan canının önüne koyulması sonucu oluşan sebepler. Etik kuralları benimsemiş ve sosyal hayatı bu kurallara göre düzenleyen toplumlarda insan canı, inşaat maliyetinden daha önemlidir. Bu arada 2011 yılında tahliye olan Veli Bey tekrar müteahhitlik işlerine başlamış.
Osmangazi Köprüsü Örneği
Osmangazi Köprüsü inşaatında gergi halatlarından birinin kopması sonucu bu olaydan kendini sorumlu tutan ve intihar eden Japon mühendis Kishi Ryoichi’ yi hatırlıyoruz hepimiz. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Kaptan, Japon Mühendisi intihara sürükleyen olayın bir kaza değil malzeme, dizayn ve üretim hatası olduğunu ve ilgili firmanın da bunu dile getirdiğini söylemişti. Belki bu uç bir örnek oldu ama yaşanan durum da aslında etik ilkelere bağlılıktan gelir. Tabi, Japon mühendisin geleneklerine olan bağlılığı intihara giden yolu hazırlamıştır.
Bunun dışında, mesela zamanında İstanbul’daki inşaatlarının çoğunda çıkma inşaat demiri ve deniz kumu kullandığını itiraf eden, inşaat sektörüne hakim isimler de var maalesef. Statik projedeki demir miktarından az demir atanlar, demiri yeterli olsa da usulüne göre demiri yerleştirmeyen ve bunun denetimini yapmayanlar, mikser şantiyeye gelene kadar betona litrelerce su ekleyenler, betonu işleyemiyoruz diyerek su ekleyin diye mühendislerle tartışan işçiler, denetimini aldıkları şantiyedeki imalatları kontrol etmeyen yapı denetim şirketleri, şantiyeye gelip denetim-kontrol işini yapmayan iş güvenliği uzmanları, işçilerinin sigortasını yapmayan ve gerekli iş güvenliği önlemlerini almayan müteahhitler, imzaya mühendislik yapan ya da yapmak zorunda bırakılan mühendisler…vs. Liste böyle uzadıkça uzar, sayfalar yetmez yazmaya. İşte tüm bu kuralsızlık ve yozlaşma, toplumun etik kavramını benimsememiş olmasının sonucudur.
Yakın zamanda beton ile alakalı, alanında uzman birçok öğretim görevlisinin katıldığı bir online toplantıda söyle bir soru sormuştum; “Beton santrallerinde üretilen betonun kalitesine nasıl güvenebiliriz, evet gelen irsaliyede beton sınıfı ve diğer özellikleri yazıyor ama yine de yeterince güvenilir mi bu irsaliye?” Oradaki değerli hocalarımdan biri: “Santralde bu konuda uzman bir personel görevlendir, hatta bu personeli de denetleyen başka bir personel görevlendir.” diye bir yanıt vermişti. Genelde ülkede, özelde ise sektördeki mesleki etik yoksunluğu ve bu durumun kabullenilmesi, verilen bu yanıtla da çok acı bir şekilde anlaşılıyor.
Özetle ahvalimiz budur. Belki bunların konuşulması can sıkıcı, moral bozucu olabilir ve bunlardan bahsetmeniz size karamsar-negatif etiketini yapıştırabilir. Ama durumun tespiti yapılmadan çözüm üretemeyiz. Bir çoğumuz üniversite yıllarında son sınıftayken seçmeli Mühendislik Etiği dersi almıştır sanırım. Yukarıda yazdıklarımdan sonra; böylesine önemli bir dersin ancak üniversite son sınıfta alınabilmesi, bir de seçmeli ders olarak verilmesi sizce de kahrolunacak bir durum değil midir? Etik dersinin, anaokulundan itibaren öğretim hayatı boyunca zorunlu ve uygulamalı bir ders olması gerekir kanımca. Sağlıcakla kalın.
Bu içerik Güven Aslan ve Ezgi Kaplan’ın içeriklerinden derlenerek, Sanal Şantiye editörleri tarafından yeniden oluşturulmuştur.
Kaynaklar / References
-
AFAD
-
Halk TV
-
Sözcü
-
Milliyet