Sizin için Sanal Şantiye instagram hesabımızda (SanalSantiyeCom) her gün paylaştığımız İngilizce inşaat terimleri sözlüğü köşemizden bir seri yapmaya karar verdik. Bu serimizde meslek hayatında karşımıza çıkan terimlerin İngilizce’sini ve Türkçe’sini ele alacağız. Serimizin #2. sözlük kısmı ile sizi baş başa bırakıyoruz.
Drainage :
Drainage is the natural or artificial removal of a surface’s water and sub-surface water from an area with excess of water. The internal drainage of most agricultural soils is good enough to prevent severe waterlogging (anaerobic conditions that harm root growth), but many soils need artificial drainage to improve production or to manage water supplies.
Drenaj :
Drenaj, bir yüzey suyunun ve alt yüzey suyunun fazla su içeren bir alandan doğal veya yapay olarak çıkarılmasıdır.Çoğu tarımsal toprağın iç drenajı ciddi su birikmesini önlemek için yeterlidir (kök büyümesine zarar veren anaerobik koşullar), ancak çoğu toprak üretimi geliştirmek veya su kaynaklarını yönetmek için yapay drenaja ihtiyaç duyar.
İnşaat sektöründe
Yol inşaatı çalışmalarında zeminde suyun bulunması birçok olumsuz sonucu beraberinde getirir. Kışın oluşabilecek don etkisi sonucunda zemin içine sıkışmış su, donduktan sonra hacim değiştirerek yol üst ve alt yapısına zarar verebilmektedir. Ayrıca kil gibi su ile karşılaştığında fiziksel değişim gösteren malzemelerin varlığı yol üst ve alt yapısına ciddi zararlar verir. Zemin taneleri arasına dolan su, boşluk suyu basıncının doğmasına da neden olabilir. Bu tip etkileri ortadan kaldırmak için inşası yapılacak araziden suyun uzaklaştırılması gerekmektedir.
Peyzaj mimarlığı sektöründe
Peyzaj mimarlığında drenaj tasarım ve planlamanın etkili olabilmesi için önemli yer teşkil etmektedir. Geleceğin yaşam çevresini planlarken topoğrafya, yapısal ve bitkisel peyzaj, mikro, makro iklimlerin ve yeşil dokunun oluşumu sırasında su ile oluşabilecek etkileri, zararları en aza indirmede, kontrol sağlamada, verimli ve ekonomik alanların sürdürlebilirliğinin oluşturulmasında drenaj yapılması peyzaj mühendisliğinde önemli bir konudur.
Buckling :
When a structure is subjected to compressive stress, buckling may occur. Buckling is characterized by a sudden sideways deflection of a structural member.
This may occur even though the stresses that develop in the structure are well below those needed to cause failure of the material of which the structure is composed.
As an applied load is increased on a member, such as a column, it will ultimately become large enough to cause the member to become unstable and it is said to have buckled. Further loading will cause significant and somewhat unpredictable deformations, possibly leading to complete loss of the member’s load-carrying capacity.
Burkulma :
Bilimde burkulma, bir başarısızlık moduna yol açan matematiksel bir dengesizliktir.
Bir yapı, basınç gerilmesine maruz kaldığında, burkulma meydana gelebilir. Burkulma, yapısal bir elemanın ani bir yanal dönmesi olarak tanımlanır.
Bu, yapı içerisinde oluşan gerilmeler, yapının oluştuğu malzemenin göçmesine neden olmak için gerekenlerin çok altında olsa da meydana gelebilir.
Kolon gibi bir elemanın üzerine uygulanan yükün artması sonucunda elemanın deforme olmasına neden olacak kadar büyük hale geleceği ve burkulacağı söylenir. Daha fazla yükleme, muhtemelen elemanın yük taşıma kapasitesinin tamamen kaybolmasına yol açan ciddi ve tahmin edilemeyen deformasyonlara neden olacaktır.
Column :
A column or pillar in architecture and structural engineering is a structural element that transmits, through compression, the weight of the structure above to other structural elements below. In other words, a column is a compression member.
Columns are frequently used to support beams or arches on which the upper parts of walls or ceilings rest.
In architecture, “column” refers to such a structural element that also has certain proportional and decorative features.
A column might also be a decorative element not needed for structural purposes; many columns are “engaged”, that is to say form part of a wall.
Mimarlık ve yapı mühendisliğinde kolon veya sütun, üstteki yapının ağırlığını aşağıdaki yapı elemanlarına basınç yolu ile ileten bir yapı elemanıdır. Başka bir deyişle, kolon bir basınç elemanıdır.
Kolonlar, duvarların veya tavanların üst kısımlarının dayandığı kirişleri veya kemerleri desteklemek için sıklıkla kullanılır.
Mimaride, “kolon” aynı zamanda orantılı ve dekoratif özelliklere sahip olan yapısal bir elemanı ifade eder.
Kolon ayrıca yapısal amaçlar için gerekli olmayan dekoratif bir eleman olabilir; birçok kolon “birbirine geçmiştir”, yani duvarın bir parçasını oluşturur.
Casting :
Casting is a manufacturing process in which a liquid material is usually poured into a mold, which contains a hollow cavity of the desired shape, and then allowed to solidify.
Plaster and other chemical curing materials such as concrete and plastic resin, multiple-use ‘piece’ molds, or molds made of small rigid pieces or of flexible material such as latex rubber (which is in turn supported by an exterior mold).
When casting plaster or concrete, the material surface is flat and lacks transparency.
Döküm, sıvı bir malzemenin genellikle istenen şekilde oyuk bir boşluk içeren ve daha sonra katılaşmasına izin verilen bir kalıba döküldüğü bir imalat işlemidir.
Sıva ve beton benzeri yoğrulabilen reçine gibi diğer kimyasal kür malzemeleri, çok kullanımlı ‘parça’ kalıplar veya küçük sert parçalardan lateks kauçuk gibi esnek malzemeden yapılan kalıplardır. (sırayla bir dış kalıp tarafından desteklenmektedir).
Sıva veya beton dökülürken, malzeme yüzeyi pürüzsüzdür ve saydam değildir.
Serimiz hakkında görüş ve önerileriniz için yorum yapmayı unutmayın.
Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle…
Esen Kalın.
Muhammet Talha Salman