Mavi erkek pembe kız rengidir, bir kadın meslektaşımızın dağlara karşı serzenişidir. Mesleğimizin eşitsizliğe karşı duruşunun özetidir…
Mavi Erkek Pembe Kız Rengidir
Burada 2020 yılına sayılı günler kalmış ve halen toplumsal cinsiyet eşitsizliği günlük yaşantımızın herhangi bir anında karşımıza çıkabiliyor ve alelade tanıştığımız insanlar tarafından bu tarz eleştirilere maruz kalabiliyoruz. İnşaat mühendisliğinden mezun genç bir kadın olduğumu duyan bir amcanın yine mesleğime “erkek mesleği” demesi üzerine bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Erkek Mesleği
Bir kişinin bir işte başarılı olup olamayacağını belirleyen kişinin şahsi yetenekleri, şahsi hedefleri ve şahsi tercihleridir; kişinin meslek tercihinde bulunmasına etki eden bu saydığım ve sayamadığım unsurlar – “ŞAHSİ” kelimesine vurgu yapmakta olduğumdan anlamışsınızdır – kişinin yalnızca kendi inisiyatifindedir; yani kabaca bir tabirle “ Bir kişinin bir meslekte başarılı olup olamayacağını o mesleği seçenden daha iyi kimse bilemez. “ Kişi ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre bir tercihte bulunur, bu tercih neticesinde emek verir ve hak ettiği unvan, meslek, iş her neyse ona kavuşur. Bir kadın kendi devrindeki erkeklerden çok daha iyi bir mühendis; bir erkek kendi dönemindeki kadınlardan çok daha başarılı bir hemşir, bir aşçı olabilir.
İnsan zihni sınırlara sahip değildir; ama toplum insana prangalar takmayı kendine görev edinmiş hasta ruhlu bir diktatördür. Bu evrende canlıların bir kısmının; hayvanların, insanların erkeği ve dişisi vardır ve bu şekilde yaratılmış olmasının muhakkak bir amacı vardır; fakat mesleklere, renklere bir cinsiyet addetmenin hiçbir amacı ve faydası yoktur. Yani işin özü amcacığım, sen ve senin dibi düşünenlere ithafen: “Mavi erkek rengidir, pembe kız rengidir. “ diyemeyeceğin gibi, dememen gerektiği gibi “İnşaat mühendisliği erkek mesleği; hemşirelik kız mesleğidir.” de diyemezsin. Bilimin bir erkek uğraşı olduğunu bir de iki Nobel ödüllü Marie Curie’ye anlat! Savaşın erkek işi olduğunu, savaş uçağı pilotluğunun hele ki hiç mi hiç kadına uygun bir meslek olmadığını Sabiha Gökçen’e anlat!
Şuanda adını yazamadığım bilime, sanata, kendi toplumuna katkı sağlamış binlerce kadına; yine “erkek mesleği” denilen askerlik, polislik gibi kutsal vazifelerini; canlarını hiçe sayarak yerine getiren hatta bu uğurda kundaktaki bebeklerini geride bırakarak şehadet şerbetini içmiş olan onlarca kadın askerimize, kadın polisimize ; yine “erkek mesleği” olarak görülen taksicilik, otobüs ve dolmuş şoförlüğü yaparak namusuyla ekmeğini kazanan onlarca kadına; itfaiyecilik gibi kutsal mesleklerle canını dişine takan; varolmak için hem hayatta hem de bu toplum içerisinde yaşayıp giderken -bu topluma rağmen- işte bu kadınlarımıza, bu toplumun; bu hastalıklı zihniyetle yaşayanların kocaman bir özür borcu var. Bir özür ve bir de TEŞEKKÜR.
İnş. Müh. Tuğçe UYANIK