Konut alırken öncelik depreme dayanıklılık olmalı
Son aylarda faiz oranların düşmesiyle birlikte konut satışları arttı. Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez, konut alacaklara uyarılarda bulunarak, konutun depreme karşı dayanıklı olup olmadığının, estetik kaygılardan çok daha önemli olduğunu vurguladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde yılın ilk yarısında 581 bin 798 konut satıldı. Faizlerin inmesi ile artan konut satışları 2020 yılının ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 32 arttı.
Yaşar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Özgür Eğilmez, ev almak isterken herkesin önceliği farklı olabildiğini belirtti. “Genele baktığımızda konutun konumuna, hangi katta olduğuna, içinde kullanılan aydınlatmadan banyosundaki fayansına kadar birçok farklı noktaya dikkat edildiğini görüyoruz” diyen Eğilme, “Genel olarak, konut alacakların önceliğinin, estetik kaygılardan önce depreme karşı dayanıklı olup olmadığı olması gerekir” diye konuştu.
“Beton dayanımının da standartlara uygun olmasına dikkat edilmeli”
Eğilmez, “7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Kocaeli-Gölcük depreminden beri İstanbul’da beklenen büyük depremi konuşur olduk; ancak Türkiye’nin birçok bölgesi ve İzmir ile çevresi de büyük bir deprem üretecek faylar bulundurmakta. Ev almak isteyenler, almayı düşündükleri konutları mutlaka depreme dayanıklılık yönünden de değerlendirmeli” şeklinde konuştu.
Bir uzmandan destek alınabileceği gibi bu konularda uzman olmayan birisinin yapabileceği kontrollerden birkaçını da aktaran Prof. Dr. Özgür Eğilmez, “ABD, Japonya gibi bu konuda ciddi önlemler alan ülkelerde geçerli olan şartnamelerle aşağı yukarı aynı düzeye gelmiş ilk deprem şartnamemiz, 1997 yılında yürürlüğe giren Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliktir.
Dolayısıyla 1997 şartnamesine göre tasarlanmamış bina türü yapılara, yapının inşası isterse 2000 yılında tamamlanmış olsun, kuşkuyla yaklaşmakta fayda var. Yine de böyle bir binadan konut almak düşünülüyorsa binadan alınan beton karot numunelerinin dayanımını ve bununla beraber donatının nervürlü mü düz mü olduğunu sorgulamakta fayda var. Öncelikle binada kullanılan donatı düz ise o binadan konut almayın derim. Beton dayanımının da standartlara uygun olmasına dikkat edilmeli” diye aktardı.
Konutun inşa edildiği bölgenin zemin sınıfı önemli
Prof. Dr. Özgür Eğilmez, “2018 Türkiye Bina Yönetmeliğine göre zeminler 6 sınıfa ayrılmış durumda. ZA-sağlam, sert kayalar; ZB-orta sağlam kayalar; ZC-çok sıkı kum, çakıl ve sert kil tabakaları; ZD-orta sıkı/sıkı kum, çakıl veya çok katı kil tabakaları; ZE-gevşek kum, çakıl veya yumuşak/katı kil tabakaları; ZF-deprem etkisi altında çökme ve potansiyel göçme riskine sahip zeminler (sıvılaşabilir zeminler).
Burada en riskli zemin sınıfı ZF. Almayı düşündüğünüz konut ZF sınıfı sıvılaşabilir bir zemin üzerindeyse tekrar düşünmekte fayda var. Yeni yapılan konutlarda sıvılaşabilir zeminler için çeşitli güçlendirme yöntemleri uygulanıyor; ancak zemin güçlendirmesinin yapılıp yapılmadığından emin olmak, özellikle uzun yıllar önce yapılmış binalar için her zaman mümkün olmuyor. Mümkünse bodrum katı, yoksa zemin katı gezip rutubet kontrolü yapmakta yarar var. Bu katlarda rutubet yüksek ise kolon-kiriş donatılarının yıllar içinde paslanıp kesitinden alan kaybetmiş olmaları muhtemel” dedi.
“Statik projede de bina taşıyıcı sistemini yani kolon ve deprem perdelerini inceleyin”
“Binayı görsel olarak incelediğinizde hasarlı, donatısı gözüken vb. kolon ya da kiriş gözünüze çarpıyor mu? Muhtemelen satışı düşünülen konutun içi yenilenmiş, varsa hasarlar kapatılmış olacaktır” diyen Eğilmez,. “Bu durumda yine bodrum kat gezilebilir. Bunun yanı sıra İzmir’de örneğine rastladığımız gibi dışarıdan bakıldığında yatık duran binalar da mevcut. Bu binalardan da kaçınmak gerekir. İzmir’de ve birçok kentte birçok bina da birbirine bitişik inşa edilmiştir. Bu tür bir binadan konut almayı düşünüyorsanız karşı kaldırıma geçip bitişik binaları gözle kontrol edin.
Katlar aynı seviyede değilse yani bir binanın kat döşemesi diğer binanın iki kat döşemesinin arasına denk geliyorsa yine bu tür binalara kuşkuyla yaklaşılabilir. Onaylı statik ve mimari projeleri incelemekte fayda var. Onaylı mimari projede gösterilen kat adedi ile gerçek kat adedi örtüşüyor mu? Kat planı simetrik mi? Bunları mimari projeden kontrol edebilirsiniz. Statik projede de bina taşıyıcı sistemini yani kolon ve deprem perdelerini inceleyin. Deprem perdesi bulunan binaları, özellikle bina 20-30 yıllık ise tercih etmekte fayda var” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Eğilmez, şöyle devam etti:
“Tüm bunları sıraladıktan sonra şunu da vurgulamak istiyorum; kuvvetli bir depremde yukarıda sıraladığım olumsuzlukların hepsini veya birkaçını barındıran her binanın mutlaka yıkılacağını söyleyemeyiz.”