3194 sayılı İmar Kanununun “ İnşaat, tamirat ve bahçe tanzimi ile ilgili tedbirler ve mükellefiyetler” başlıklı 34.maddesinde şöyle der:
Madde 34 – İnşaat ve tamiratın devamı ve bahçelerin tanzim ve ağaçlandırılması sırasında yolun ve yaya kaldırımlarının, belediye veya valiliklere ve komşulara ait yerlerin işgal edilmemesi ve buralardaki yeraltı ve yerüstü tesislerinin tahrip olunmaması ve bunlara zarar verilmemesi, taşıt ve yayaların gidiş ve gelişinin zorlaştırılmaması, yapı, yol sınırına üç metre ve daha az mesafede yapıldığı takdirde her türlü tehlikeyi önleyecek şekilde yapı önünün tahta perde veya münasip malzeme ile kapatılması ve geceleri aydınlatılması, mecburidir. Yapı, yol kenarına yapıldığı takdirde ilgili idarece takdir edilecek zaruri hallerde yaya kaldırımlarının bir kısmının işgaline yayalar için uygun geçiş sağlamak ve yukardaki tedbirler alınmak şartıyla müsaade olunabilir. Bu gibi hallerde mülk sahibi veya inşaatı deruhte eden kişi veya kuruluşun sahipleri gelip geçenlere zarar vermeyecek ve tehlikeyi önleyecek tedbirleri alırlar.
İş Sağlığı Güvenliği Kanununun 4.maddesindede İşverenin işle ilgili sağlık/güvenlik tedbirlerinden sorumlu olduğu açıkça belirtilmektedir.
Görüldüğü üzere komşu parsellerdeki tesislerin, inşai faaliyet aşamasında zarar görmemesi gerekir. Ülkemizde özellikle ilk kazı aşamasında gerekli tedbirlerin alınmaması/önemsenmemesi sebebiyle komşu parsellerdeki yapılar ve bitişik yollar kazı derinliği sebebiyetle zarar görmektedir. Hatta seyrekte olsa can kaybına neden olan aksaklıklara rastlanmaktadır. Oysa 1,75 metreyi geçen her tür kazıda tedbir alınması, yatay toprak basınçlarını ve sürşarj yüklerini karşılayacak iksa yapılarının yapılması zorunludur.
İlgili Belediye(yada Ruhsat vermeye yetkili kurum) kazının 1,75 metreyi geçtiği durumlarda iksa projesi istemeli ve iksa projesi onaylanmadan ruhsat verilmemelidir. Ruhsat verildikten sonra iksa yapılmadan esas yapının inşasına geçilmemelidir. Bu konuda özellikle Yapı Denetim Firmalarına büyük görev düşmektedir.
İlgili Belediye inşai faaliyet aşamasında komşu parsellere veya bitişikteki yola bir zarar geldiğini tespit ederse yukarıda bahsedilen 3194 sayılı İmar Kanunun 34.maddesine göre imar mevzuatına aykırılıktan tutanak tutmalı inşai faaliyetleri durdurmalıdır. Bu tutanak daha sonra İmar Kanununun 42.maddesine göre işlem yapılmak üzere Belediye Encümenine sokulmalı ve sorumlular hakkında 42.maddedeki yaptırımlar uygulanmalıdır. Gerekli tedbirler alınmadan da mühür kaldırılmamalıdır.
Eğer kontrolsüz kazı aşamasında komşu parsellerdeki bina/binalarda büyük hasarlar/yıkımlar oluşmuşsa, teknik elemanlarca bu hasar tutanağa bağlanmışsa, Belediye/Valilik tarafından 31914 sayılı İmar Kanunun 39.maddesine göre komşu binanın/binaların yıkılacak derecede tehlikeli yapı olduğuna dair evrak düzenlenir ve mal sahibi ile oturanlara hemen tebligat yapılıp binanın/binaların boşaltılması sağlanmalıdır.
Zarar gören bina/binalar ile Kontrolsüz kazı nedeniyle zarara neden olan işveren hakkındaki uyuşmazlıkların halledilme yeri mahkemelerdir. Bu bağlamda binaları kontrolsüz kazı nedeniyle hasar gören maliklerin yapmaları gereken bir takım işler mevcuttur. Komşu parselde inşaat başlayacağı zaman yani kazıya girileceği zaman komşu bina/binaların sakinleri binalarının mevcut durumunun tespitini mutlaka teknik elemanlara noter huzurunda yaptırmalıdır.
Bu tespit yan parseldeki kazı işlemi başlamadan önce ayrıntılı/fotoğraflı yapılmalıdır. Kazı sonrası az/çok bir hasar durumu söz konusu olursa mevcut bina malikleri son durumu tekrar noter huzurunda teknik elemanlarca tespit ettirmeli ve bu evrakları mahkemede kullanmalıdır. Burada önemli olan husus kazı çalışmalarının başlamadan önce ilk tespit raporunun noter huzurunda hazırlanmasıdır.
Yaşanan olaylarda en büyük sorun, söz konusu hasarın kazı esnasında olup olmadığı yönündeki iddialardır ki bu durum işin maddi boyutunu etkilemekte ve binası zarar gören komşu parseldeki maliklerin zarar görmesine sebep olmaktadır.
Ahmet ÇELİKKOLLU
İnşaat Mühendisi
ESKİŞEHİR
0545 401 95 15