Konu dışı bir yazı ile yine karşınızdayım. Kendinden gitmek ister insan. Yol varken git! Bazen sadece gitmek istersin. Herkesten ve her şeyden delicesine kaçmak. Kurtulacağını zannedersin ve gidersin. Sen gidersin dertlerin gelir, sen gidersin ardın sıra gelir sorunlar.
Dönüp arkana bir bakarsın ki kaçtım dediğin ne varsa hepsi ardında sana göz kırpıyor. Daha hızlı ve daha çok uzaklaşmak istesin. Nefesin kesilene, ümidin bitine kadar koşarsın sonra gerçekleri kabullenmek zorunda kalırsın. Çökersin dizlerinin üstüne ve anlarsın; insan kendinden kaçamaz…
Kendinden Kaçamazsın!
İnsan, insandan kaçar belki ama kendisinden asla. Kendinden gitmek ister ve koşarsın, nefes dahi almadan ta ki yorgunluktan bitap düşene kadar, sonra kendinden kaçamayacağını anlayıp pes eder insan. Kendine gelmek istersin bu defa ve bu ümitle yola çıkarsın. Yürürsün, yürürsün, yürürsün.. Sonra acı bir gerçekle daha yüzleşirsin. Kilometrelerce yol katetmişsindir lakin bir milim dahi yaklaşamamışsındır kendine.
Bazen Ardına Kadar Açılır Kapılar, Yine De Çıkıp Gidemezsin!
İşte hayat budur, ne kendinden kaçabilirsin ne de kendine gelebilirsin. İnsanın gitmek istediği yerle, bir türlü kendine gelemediği yerin arasındaki uçurumun adıdır hayat. Saat geç, umutlar tüketilmiş, kağıtlara yüklemi öznesinden evvel gelen birkaç devrik cümle karalanmış, kalem kırılmış..
Konu dağıldı belki ama durmayacağım, soluklanırsam eğer bu yazıyı silerim ve sen şu an okuduklarını okuyamamış olursun. Ve sen asla bunun eksikliğini hissetmezsin. Bu benimle, kalemim arasında bir sır olarak kalır. Bu bir çıkmaz sokak buradan çıkış yok sıkılanlar buradan geri dönsün zira ben de artık ne yazacağımı kestiremiyorum. Kendinden gitmek ister insan oysa gideceği yer de yoktur.
Hiç Bilinmeyenli Bir Denklem
Artık ne seninle olabilirim ne de sensiz, belki de hislerim bana yalan söylüyor, en azından şimdilik. Bunu yaşamadan bilemeyiz.
Belki de bir ihtimalken güzelizdir, yan yanayken değil..
Hoşça kalın siz, çünkü biz kalamadık..