Afetler, fiziksel altyapının üstyapıda önemli değişmelere yol açarak risk ya da tehlike oluşturma durumu olarak tanımlanabilir.
Deprem; beklenmeyen bir zamanda meydana gelen, bireysel/toplumsal zararlara yol açan ve can ya da mal kayıplarının yaşanabildiği doğa olayıdır. Deprem tehlikesinin şiddeti ise söz konusu doğa olayının meydana getirdiği can ve mal kayıpları, yaralanmalar ve yapısal hasarlar gibi tahriplerle ölçülmektedir.
17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin yol açtığı hasarlar, Türkiye tarihinin şüphesiz en büyük örneklerinden biridir. Zaman zaman ülke genelinde belirli sarsıntılar meydana gelse de hala deprem konusunda oldukça bilinçsiziz. 23 Kasım 2022’de yaşanan Düzce depremi bunun en önemli örneğidir. Büyük İstanbul depremini de herkes korkuyla beklerken, gelin biz de İstanbul’un bina durumunu inceleyelim:
Kentsel dönüşüm çalışmalarıyla depreme karşı önlemler alınmaya başlansa da özellikle megakentin tarihi ilçelerindeki iç içe yapılaşmalar büyük tehdit oluşturuyor.
İstanbul’un Bina Yaş Haritası
Araştırmalara göre İstanbul’un bina yaşı haritasındaki şu bilgiler göze çarpıyor:
Sultanbeyli
- sıfır yaş bina oranı %45
- 30 yaş üstü bina oranı %0.1
Arnavutköy
- sıfır yaş bina oranı %43
- 30 yaş üstü bina oranı yüzde %0.1
Beylikdüzü
- sıfır yaş bina oranı %35
- 30 yaş üstü bina oranı %0.1
Çekmeköy
- sıfır yaş bina oranı %32
- 30 yaş üstü bina oranı %0.1
Fatih
- sıfır yaş bina oranı %3
- 30 yaş üstü bina oranı %61
Şişli
- sıfır yaş bina oranı %5
- 30 yaş üstü bina oranı %26
En yaşlı binalar ise Şişli Beyoğlu Adalar Fatih ve sahil şeridindeki yapılardır.
Aslında depreme karşı alabileceğimiz en büyük önlem; şüphesiz sağlam binalar yapmaktır. Kentsel dönüşüme verdiğimiz önem deprem karşısında bizleri çok güçlü yapacakken ilk olarak bina zeminini düzeltmek daha sonrasında uygun malzeme ve donatılarla binalar inşa etmek aslında depreme karşı en temel önlemi almak olacaktır.
Okuduğunuz için teşekkür ederim ..
Mimar Merve Murat