İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi
İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi | İş sağlığı ve güvenliği dünyada, çalışan işçilerin sağlıklarının korunması ve çalışma devamlılıklarının sağlanabilmesi amacıyla ortaya konulmuş bir kavramdır. Bu kavram, Yunanlı düşünür Heradot’a ait yazılı kaynaklara kadar gitmektedir. (BAYBORA, ve diğerleri 2016) Heradot’a ait yazılı kaynaklarda; çalışanların, verimli olması için, yüksek enerjili besinlerle beslenmesi gerektiği, belirtilmiştir.
Yine Herodot’un ardından, Hipokrat, çalışanların, yaptıkları işlerden zarar görebileceklerini ileri sürmüştür. Buna paralel olarak, kurşunun zehirli olduğunu belirtmiştir. Çok daha ilginç olanı ise, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinden, en sık kullanılan maskenin, o dönemlerde Plini tarafından, işçilerin tehlikeli tozlardan en az şekilde etkilenmesi için, önerilmesi olmuştur. Pilini maske gibi kullanılmak üzere başa, torba geçirilip, çalışılmasını belirtmiştir. (BAYBORA, ve diğerleri 2016)
Milattan önce 400’lü yıllara kadar uzanan iş sağlığı ve güvenliğine ait öneri ve çalışmalar olsa dahi, iş sağlığı ve güvenliğinin kurucusu sayılan kişi, 17. Yüzyılda yaşamış olan, İtalyan Bernardino Ramazzini dir. Bernardino Ramazzini, iş sağlığı ve güvenliğini, bilimsel esaslara dayalı olarak, “De Morbis Artifucum” isimli kitabında ele almıştır. Ramazzini kitabında, meslek hastalıklarını anlatmış ve iş kazalarının önlenmesi için iş yerlerinde koruyucu güvenlik önlemleri alınmasını tavsiye etmiştir. Ayrıca “ergonomi” nin işçi üzerindeki etkilerinden bahseden ilk kişidir. (BAYBORA, ve diğerleri 2016)
İş sağlığı ve güvenliği nerede başlamıştır?
İş sağlığı ve güvenliği İtalya’da başlamış olmakla birlikte, gelişimi İngiltere’de 18. Yüzyıldaki sanayi devrimi ile olmuştur. (BAYBORA, ve diğerleri 2016)
Türkiye’de iş sağlığı güvenliğine ilişkin gelişmeler ise ilk olarak Osmanlı döneminde, 1865 tarihli Dilaver Paşa Nizamnamesi’dir. Daha sonra, 1869 tarihli Maadin Nizamnamesi ve 1876 yılında tamamlanan Mecelle kanunudur. Mecelle kanunu, Türklerin ilk medeni kanunu olma özelliğine sahiptir ve iş sağlığı ve güvenliği konusunda bir çok yaptırım içermektedir. (BAYBORA, ve diğerleri 2016)
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise, 1921 tarihli ve 151 sayılı “Ereğli Havzai Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” daha sonra, 1924 tarihli ve 394 sayılı “Hafta Tatili Kanunu”, 1926 tarihli ve 818 sayılı “Borçlar Kanunu” , 1930 tarihli ve 1593 sayılı “Umumi Hıfzısıhha Kanunu” ve 2011 tarihli ve 6098 sayılı “Türk Borçlar Kanunu”nda iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin çeşitli düzenlemeler yer almıştır. Bununla birlikte, Cumhuriyet döneminin başından bu yana çeşitli iş kanunları da çıkartılmıştır. Bunlardan ilki, 1936 tarihli ve 3008 sayılı iş kanunudur. Daha sonra, 1967 tarihli, 931 sayılı iş kanunu, 1971 tarihli ve 1475 sayılı iş kanunu ve 2003 tarihli ve 4857 sayılı iş kanunu çıkartılmıştır. (BAYBORA, ve diğerleri 2016)
Tüm bu kanunlar, işçi ve işveren arasındaki ilişki ile çalışma yaşamını düzenler. İş sağlığı ve güvenliğinin iş kanunundan ayrı bir düzenlemeye tabi tutulması ise kanun koyucunun bu alanı özel olarak hukuk düzenine yerleştirme çabasının sonucudur. İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması amacıyla 20.06.2012 tarih ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile genel düzenlemeler yapılmakta, detaylar yönetmelikler ile açıklanmaktadır. Kanun koyucunun tüm bu yönetmelikler ve kanunlar ile elde etmek istediği iş sağlığı ve güvenliğinin hukuk düzenine entegrasyonudur.
B Sınıfı İGU-Dilara Özşenol