Özet
İnşaat, maden gibi sektörler iş kazalarının sayısal çokluğu ve ağır sonuçları bakımından Türkiye’deki iş kolları arasında ilk sırada yer almaktadır. İnşaat işverenlerinin ve uygulamada görev yapan teknik elemanların bu sorunun bilincinde olması, iş güvenliğini sağlamaya yönelik mevzuat maddelerini özenle uygulaması esastır.
Bilinçlenmenin artması ve bir örnek oluşturması açısından bu çalışmada, inşaat ve maden sektöründe İşveren kavramı açıklanmış, bu konuda meslektaşlarımızın genel bir bilgi sahibi olması çerçevesinde önemli bazı hususlar üzerinde durulmuş, ayrıntılı açıklamalar ve tartışmalar yapılmamıştır.
İş kazası sonucu her yıl çok sayıda çalışan yaşamını yitirmekte veya sakat kalmakta sosyal ve ekonomik açıdan önemli sorunlar ve kayıplar gündeme gelmektedir. Özellikle inşaat ve maden uygulamalarında görev yapan ve sorumluluk üstlenen yöneticiler açısından çalışma yapılmıştır. İş güvenliği performansı üzerinde yöneticilerin, güvenlik kurullarının, çalışanların bilinç düzeyinin ve liderlerin önemli etkileri vardır. Tüm çalışanların iş güvenliği yönetim sistemine katılımı da (finansal kaynak kullanımı, iş ve program oluşturulması gibi tüm işlevlerde) çok etkilidir. Elbette etkili genel yönetim ile iyi güvenlik yönetimi birbiriyle bağlantılıdır. Kısaca ifade etmek gerekirse, güvenlik kültürü için alt kademelerde çalışanların ilgi ve bağlılığı, üst yönetimin liderlik ve desteğiyle birleştirilmesi gerekir.
-
İş Güvenliği ve İş Kazaları Tanımları
İş Sağlığı ve Güvenliği; işin yapılması sırasında çeşitli nedenlerden kaynaklanan sağlığa ve güvenliğe zarar verebilecek koşullardan korunmak amacı ile yapılan sistemli ve bilimsel çalışmalardır.
Amacı:
1)Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamak,
2)Çalışanları çalışma ortamından kaynaklanan sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak,
3)Çalışanların sağlık, güvenlik ve refahını sağlamak ve geliştirmektir.
4)Üretimin devamlılığını sağlamak
5)Verimliliği artırmak
İş kazası konusunda, değişik kurum ve kuruluşlar tarafından yapılmış bazı tanımlamalar mevcuttur. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş kazasını; “Belirli bir zarara ya da yaralanmaya neden olan, beklenmeyen ve önceden planlanmamış bir olaydır.” şeklinde tanımlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) iş kazasını; “Önceden planlanmamış, çoğu kez kişisel yaralanmalara, makinelerin, araç ve gereçlerin zarara uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan bir olaydır.” şeklinde tanımlayarak, iş kazasının ekonomik boyutuna daha fazla vurgu yapmaktadır. Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) ise iş kazasını, “İş sürecindeki fiziksel ve ruhsal yönden zarara sebep olan olaylardır.” şeklinde tanımlamaktadır. İş kazası konusundaki tanımlamaları çoğaltabilmek mümkündür. Bununla birlikte, tanımlardan da anlaşılacağı üzere iş kazası denildiğinde ne anlaşılması gerektiği konusundaki hususlar aşağı yukarı benzerdir. Türkiye’de iş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13 üncü maddesinde tanımlanmıştır.
Buna göre;
– Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
– İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
– Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
– Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda
– Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olay iş kazası olarak kabul edilmektedir (5510 mad. 13/1).
Bir kazanın 5510 sayılı Kanun uyarınca iş kazası olarak kabul edilebilmesi için, kazaya uğrayan kimsenin 5510 sayılı Kanun bakımından sigortalı sayılması, meydana gelen kazanın 5510 sayılı Kanunun bahse konu 13 üncü maddesinde sayılan durumlardan birinde meydana gelmiş olması, kaza sonucunda bedensel (veya ruhsal) zarar ya da ölüm şeklinde bir zararın ortaya çıkması ve kaza ile ortaya çıkan zarar arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının olması gerekmektedir
İş kazası, 30 Haziran 2012’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda da tanımlanmıştır. 6331 sayılı Kanuna göre iş kazası; işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olaydır (6331 mad.3/g). Ancak, iş kazasına bağlı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yapılacak işlemler için 6331 sayılı Kanundan ziyade 5510 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin esas alındığını belirtmek gerekmektedir.
SGK İstatistiklerine göre İş kazalarının nedenleri genel olarak 3 grupta incelenir.
A) Tehlikeli Şartlar: ( % 20 – 30 )
- Arızalı makine araçlar
- Makinelerin düzensiz yerleştirilmesi
- İş yerinin tertipsiz ve düzensiz olması
- Yetersiz aydınlatma , ısı ve havalandırma
- Toz ve gürültünün fazla olması
B) Tehlikeli Hareketler ( % 70 – 80 )
- Teknik bilgi noksanlığı
- Dikkatsizlik , ihmal , beceriksizlik
- Aşırı cesaret ve güven
- Utanma ve fiziksel noksanlıklar Ruhsal bunalımlar
C) Umulmadık Olaylar ( % 1 – 2 )
- Deprem Yıldırım Sel , su baskını, kaçınılmazlık vb.
İş kazaları ve meslek hastalıklarının işçi ve ailesi üzerindeki olumsuz etkileri aşağıdaki gibi özetlenebilmektedir.
- İşçinin normal tedavi dışında evde bakım, bakıcı temin etme, tedavi veya protez uygulama için sağlık merkezlerine gidip gelme masrafları,
- İlk etapta işçinin çalışamadığı süre içinde ücret kaybı,
- Eğer kaza ya da hastalık isçinin mesleğinde normal çalışmasını ve yükselme imkânlarını önlemiş ise gelecekteki ücret kayıpları,
- İşçinin fiziksel aktivitesindeki azalma nedeniyle sosyal yaşamındaki değişiklikler,
- İş kazası isçinin görevinde değişmeye ve özellikle de daha değişik statüde bir görev almaya neden olmuş ise ortaya çıkan sıkıntı ve ızdırapların maliyeti,
- Sürekli organ kaybında fiziksel ve psikolojik etkilenme ve yeni ilgi alanlarıbulmada zorluklar,
- Özel bakıma muhtaç ise, ailenin diğer bireylerinin ona bakabilmek amacıyla çalışamaması durumunda oluşabilecek maddi kayıplar,
- Aile üyelerinin moral kaybı ve diğer sosyal ilişkilerinin bozulması, toplum dantecrit edilmenin maliyeti,
- Eğer isçi ölmüş ise, esi ve çocuklarının maruz kaldığı ya da gelecekte ortaya çıkabilecek her türlü sosyal ve ekonomik kayıplar.
Bu oluşan kayıplar kısa vadede isçiyi ve yakın çevresini etkiliyor gibi görünse de, uzun vadede düşünüldüğünde bütün toplumu etkilediği görülecektir. Bu nedenle is kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi ya da en aza indirilmesi gerekmektedir.
İşveren Açısından Önemi
İşyerinde işçilerden birinin kazaya uğraması işçi için olduğu kadar işveren açısından da büyük önemtaşımaktadır. İş kazası işin akışını durdurarak üretim temposunu yavaşlatmakta, üretim ve verimlilik kaybına neden olmaktadır. Meydana gelen her kaza, büyüklüğü ne olursa olsun işveren açısından bir maliyet yaratmaktadır.
Bu maliyetler şöyle sıralanabilmektedir:
- Öncelikle isçiye yapılacak yardımın türü ve miktarı ülkelerin mevzuatına göre değişmektedir.
- Kaza nedeniyle makine ve teçhizatlarda meydana gelen zararlar bu aletlerin is göremez duruma gelmesine neden olmaktadır.
- Bazı kazalar ise, makine ve teçhizatta pahalı ve uzun zaman gerektiren tamir işlemini gerekli kılmaktadır.
- Makinenin uzun süre kullanılmaması ise üretim kaybına yol açmaktadır.
- Meydana gelen kaza, kazaya uğrayan isçinin moralini olumsuz olarak etkilediği gibi diğer isçiler açısından da bir huzursuzluk ortamı yaratmaktadır ve moralin düşmesine neden olmaktadır.
- Kazaya uğrayan isçinin çalışamaz duruma gelmesi halinde yeniden işçi alınması gerekmektedir ve yeni işçinin işe alınması, yerleştirilmesi, eğitilmesi, isletmeye uyumunun sağlanması hem zaman hem de para kaybına neden olmaktadır.
İş Kazalarının en Yüksek Olduğu iş kollarının analizi Tablo 1 de verilmiştir.
Tablo 1: 2012 SGK İş Kazalarının İstatistik analizi
2. İŞVERENİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ
6331 sayılı Kanun’da da işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki yükümlülüklerinin oldukça geniş tutulduğu görülmektedir. 89/391 sayılı Çerçeve Direktif, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bazı konularda sorumluluklarının sınırlandırılabileceği veya sorumluluk dışında bırakılabileceği hususunda ülkelere serbestlik tanırken, 6331 sayılı Kanun’da sürekli bir biçimde işverenin sorumluluğuna vurgu yapılmıştır.11 6331 sayılı Kanunun “işverenin genel yükümlülüğü” başlıklı 4 üncü maddesinde işverenlerin çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamak için;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmakla,
b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamakla,
c) Risk değerlendirmesi yapmakla veya yaptırmakla,
d) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne almakla, e) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri almakla, yükümlü oldukları ifade edilmiştir (6331 mad.4/1).
İşverenlerin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin sorumluluk alanlarının bir tanesi de işçiyi gözetme borcudur. İşverenin işçiyi gözetme borcu, işçinin işverene sadakat borcunun karşılığını oluşturmaktadır. İşveren gözetme borcu kapsamında, işçiye zarar verici her türlü davranıştan kaçınmak, işçinin hayatını, sağlığını, maddi ve manevi kişiliğini korumakla yükümlüdür. Bu yükümlülük, Anayasal nitelikli bir hak olan yaşam hakkının gereğidir (Anayasa mad.12/1 ve 15/2). Diğer taraftan, işverenin işçiyi gözetme borcu, sözleşme ilişkisinden doğan bir borçtur. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 114 üncü maddesine göre; borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur (6098 mad. 114/1). Söz konusu hüküm gereği, gözetme borcunu kusurlu bir davranışı ile yerine getirmemiş olan işveren, bu davranışından ötürü sorumlu olacaktır. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 417 nci maddesinde de belirtildiği üzere; işveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür (6098 mad.417/2). İşverenin kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir (6098 mad.417/3). Ayrıca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 15 inci maddesine göre; işveren çalışanların işyerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlamakla yükümlüdür (6098 mad.15/1). İşveren; çalışanların işe girişlerinde, iş değişikliğinde, iş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri hâlinde ve işin devamı süresince, çalışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca belirlenen düzenli aralıklarla sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlamak zorundadır (6098 mad.15/2).
İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu
MADDE 12 – (1) Ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda işveren;
a)Çalışanların işi bırakarak derhalçalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için, önceden gerekli düzenlemeleri yapar ve çalışanlara gerekli talimatları
b) Durumun devam etmesi hâlinde, zorunluluk olmadıkça, gerekli donanıma sahip veözel olarak görevlendirilenler dışındakiçalışanlardan işlerine devam etmelerini isteyemez.
(2) İşveren, çalışanların kendileri veya diğer kişilerin güvenliği için ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıkları ve amirine hemen haber veremedikleri durumlarda; istenmeyen sonuçların önlenmesi için, bilgileri ve mevcut teknik donanımları çerçevesinde müdahale edebilmelerine imkân sağlar. Böyle bir durumda çalışanlar, ihmal veya dikkatsiz davranışları olmadıkça yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutulamaz.
MADDE 14 – (1) İşveren;
a) Bütün işkazalarının ve meslek hastalıklarının kaydınıtutar, gerekli incelemeleri yaparak bunlar ile ilgili raporları düzenler.
b)İşyerinde meydana gelen ancak yaralanma veyaölüme neden olmadığı halde işyeri ya da iş ekipmanınınzarara uğramasına yol açan veya çalışan, işyeri ya da iş ekipmanını zarara uğratma potansiyeli olan olayları inceleyerek bunlar ile ilgili raporları düzenler.
(2) İşveren, aşağıdaki hallerde belirtilen sürede Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirimde bulunur:
a)İşkazalarını kazadan sonraki üç iş günü içinde.
Şekil 1’de İş Kazası sonrası işverenin karşılaşabileceği hukuksal problemler verilmiştir.
Şekil1: İş kazası sonrası İşverenin karşlaşacağı hukuksal durum
Yargıtay 10.HD. 24.11.1980 tarih,E5899-K.6798 Sayılı Kararı
İşveren ’in İş Kanunu uyarınca yükümlü bulunduğu önlemleri almış sayılması için, işçisine gerekli araçları sağlamış olması yeterli değildir. Bu araçların kullanılıp kullanılmadığının denetlenmesi hususu da bu önlem alma yükümüne dahildir.
Yargıtay 10.HD 17.04.1984 tarih, 2029/2140 Sayılı Kararı ile
Çalışan kimsenin iş güvenliği kendi dikkatine ve inisiyatifine bırakılamaz. Hükmü kurulmuştur.
3. İŞVEREN TANIMININ İNCELENMESİ
İş kanunu, İş Sağlığı ve İş güvenliği yasasında sürekli bahsi geçen “İşveren” ve “işveren vekili” terimlerinin ayrıntılı ve doğru bir biçimde anlaşılması gereklidir.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU madde 3:
İşveren: Çalışan istihdam eden gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları, İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılır.
İş Kanunu madde 2:
İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 4857 sayılı İş kanununa göre inşaat, maden gibi sektörlerde görev yapan maden şefleri, daimi nezaretçiler, proje müdürleri, şantiye şefleri, saha mühendisleri, iş güvenliği uzmanları ve diğer yönetici teknik elemanlar işveren vekili ünvanı taşıdıklarını, İşverenlerden istenen tüm görevlerin kendilerinden istendiğini unutmamalıdırlar.
İş kazalarının cezai sorumluluğu da İşveren vekili olarak görev yapan tüm teknik elamanların karşısına çıkmaktadır. Kazanın teknik sorumluluğunu taşımaktadırlar. Bu nedenle taşıdıkları cezai sorumluluğun farkında olmalıdırlar.
İş kazaları ile meydana gelen yaralanma ve ölümler taksirle oluştuğu kabul edilmektedir. TCK’da madde 85’de taksirle ölüm durumu cezaları açıklanmaktadır.
Taksir, ceza hukuku anlamında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” (Türk Ceza Kanunu madde: 22/2). Ceza kanununda açıkça belirtilmediği sürece taksirli hareketle işlenen bir fiilden dolayı kimse cezalandırılamaz.
Taksir türleri
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte aynı zamanda bilinçsiz taksir ve bilinçli taksir ayrımı da yapılmaktadır. Bilinçli taksir TCK m. 22/3 uyarınca “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde” mevcuttur. Bu durumda taksirle işlenen suçta ceza ağırlaştırılır.
Taksirin koşulları Taksirle işlenmiş olan bir fiilin cezalandırılabilmesi için aşağıdaki koşulların mevcut olması gerekir:
- Ceza kanununda fiilin taksirle işlenmesi halinde cezalandırılacağının açıkça belirtilmesi
- Failin dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlali
- Taksirle işlenen fiilin neticesinin öngörülebilir olması
- Taksirle işlenen fiilin faile objektif olarak isnat edilebilmesi
5237 sayılı TCK madde 85 Taksirle Öldürme
Taksirle Öldürme
MADDE 85 – (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, (Değişik ibare: 5328 – 31.3.2005 / m.3) “iki yıldan” altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi (Değişik ibare: 5328 – 31.3.2005 / m.3) “iki yıldan” onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İşyerinde meydana gelen iş kazaları nedeniyle işverenin hukuki sorumluluğu öncelikle kusura dayanmaktadır. Kusur sorumluluğunda, sorumluluğun doğması için kusur unsuru yanında, zarar, nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının da bulunması gerekmektedir. Ancak kusur unsuru, sorumluluğun kurucu unsurudur. Kusur yanında, işverenin sorumluluğuna gidilebilmesi için, işyeri koşullarından kaynaklanan tehlike ile ortaya çıkan zarar arasında uygun nedensellik bağının da bulunması gerekmektedir.
İşveren ve işveren vekili olarak görevli teknik elemanların İş Güvenliği açısından yürürlükteki kanun ve yönetmeliklere uymaları, mevzuatı takip etmeleri, firmalarında iş güvenliği kültürünü oluşturmaları, konu uzmanları ile sürekli konuyu gündemlerinde tutmaları şarttır.
Sonuç
Başlangıçta da belirtildiği gibi inşaat ve maden sektörü için iş kazaları ve iş güvenliği önemli bir sorundur. Çalışanların sakat kalmasına, yaşamını yitirmesine neden olan ve dolayısıyla insancıl yönü öncelik taşıyan iş kazalarının yol açtığı ekonomik kayıplar da oldukça önemlidir. Öte yandan iş kazaları nedeniyle açılan kamu ve tazminat davaları işveren ve işveren vekili teknik elemanları uzun yıllar ruhsal açıdan huzursuz etmekte, maddi külfetlere yol açmaktadır. İşveren ve proje yöneticisi, şantiye şefi, saha mühendisi, maden şefi, daimi nezaretçi, iş güvenliği uzmanı ve benzeri sıfatlarla inşaat ve maden uygulamalarında sorumluluk üstlenen işveren vekilleri meslektaşlarımızın, konunun öneminin bilincinde olması, ilgili yasa, tüzük ve yönetmeliklerde yer alan önlemleri eksiksiz olarak izlemesi ve uygulaması esastır.
Bunun yanı sıra özellikle ülkemiz çalışma hayatının inşaat ve maden sektörümüzün koşullarıyla ilgili özel koşulların dikkate alınması başarı düzeyini artıracaktır. Bu amaçla hazırlanan çalışmada İşveren kavramı ayrıntılı açıklanmış ve İş Güvenliği bilincinin artması amaçlanmıştır.
Kaynaklar
Alkaya D.(2014), İş Güvenliği Ders Notları, PAÜ, Mühendislik Fak. İnşaat Müh. Böl. Denizli
İstatistik Yıllıkları (2005-2013), SGK Genel Müdürlüğü, Ankara.
Müngen, U. (2011), İnşaat Sektörümüzdeki Başlıca İş Kazası Tipleri, İMO, Mühendislik haberleri dergisi, Ankara
Web Yayını: sanalsantiye.com