Hindistan sınırları içerisinde bulunan Meghalaya isimli bölgesi dünyanın en çok yağmur düşen yerlerinden biri. Burada yaşamını sürdüren Khasi kabilesi doğayla iç içe bir sanat yaşamı geliştirmiştir. Ortaya çıkan sanat eserinin ismi ise kauçuk (Ficus elastica) ağacının kökleriyle oluşturulan jing kieng jri yani kök köprüler ‘dir.
Tıpkı asma köprü gibi bir inşa sürecini içinde barındıran canlı kök köprüler’in tamamlanması 20 ile 30 yıl arasında sürebiliyor.
Khasi kabilesi iskele olarak bambu kullanarak köklere belirli bir doğrultu kazandırıyor. Biyolojik olarak Yaşayan Köprü sanatının neşet ettiği nokta tam da bu işte. Nesiller boyu aktarılacak olan bu bilgi bizlere çılgın gibi akan nehrin 15 metre yüksekliğinde, 15 ile 30 metre uzunluğunda, 4 ile 6 metre genişliğinde, aynı anda yaklaşık 60 kişiyi taşıyabilen ve proje yaşama ömrü asırları bulan muhteşem bir yaşayan köprü sunuyor.
Şimdi ise bir mühendis gözüyle projede ki kullanılan malzemeye yani kök yapısına odaklanmak istiyorum.
Yukarıda yer alan görsellerde ki bitki kökünün terimleri ile inşaat terimlerini eşleştirmek istersek:
Epidermis ve Korteks —–> Paspayına
Flöem,Ksilem ve Öz —–> Boyuna Donatılara
Kambiyum ——> Enine Donatılara (Etriye,Fret)
gibi benzetmelerle kauçuk (Ficus elastica) ağaçlarının gövdesi kule, kökü ise canlı köprümüz için bir kiriş görevi üstlendiğini söyleyebiliriz.
Ayrıca işlevsel olarak bitki kökünü çelik halata da benzetebiliriz fakat hem ekonomik olarak hemde su üzerine yapmış olduğumuz yapımızda korozyon (kesit kaybı,paslanma) riski bakımından bitkinin kök organları çelik halata oranla oldukça daha avantajlıdır.
Tuncel Kurtiz’in muhteşem sesinden yıllara meydan okuyan canlı köprülerin belgeselini izleyebilirsiniz:
https://www.dailymotion.com/video/x1rtymt
Kaynaklar: atlasobscura.com
nationalgeographic.com