ABD şirketi ve dünya çapında yankı uyandıran Game of Thrones dizisinin de yapımcısı Warner Medya’ya bağlı HBO’nun, 26 Nisan 1986’da meydana gelen Çernobil nükleer felaketini işlediği mini dizisi Chernobyl (Çernobil) dünya çapında büyük yankı uyandırdı. Kendi kategorisinde bir anda IMDB’de 1. sıraya yükselen dizi aynı zamanda bir çok eleştiriye de maruz kaldı.
Geçtiğimiz hafta diziyi izleme fırsatı yakaladım ve kısa sürede 5 bölümü izleyerek Chernobyl mini dizi serisini tamamladım. Tabi konusunun enerji olması dışında içerisinde bulundurduğu duygusal aşk dramatiğini oldukça başarılı buldum. Çünkü aşk yoksa seyredilebilirlik düşerdi…
Bunun yanında yapımcı firmanın Amerikan menşeli olması, insana bu dramanın aslında insanları yönlendirmek için yapılmış bir senaryo olduğunu da düşündürüyor. Bu noktada tekrar bir kaç araştırma yaptım ve yanlış bilinen doğrular üzerine bir kaç şey yazmak istedim.
Yazıma başlamadan önce şunu belirtmek isterim ki, daha önce bir çok enerji santrali inşaatında çalışmış biri olarak, enerji sektörümüzün ne durumda olduğunu az çok biliyorum. Kısaca şunu söyleyebilirim, ülke olarak enerji fakiriyiz. En büyük cari açığımız da enerji sektöründe gerçekleşiyor. Bu nedenle enerjinin her türlüsüne açız bunu bilememiz gerekiyor.
Hayatın İçindeki Çernobil
Öncelikle telefonlarımızın ve kullandığımız diğer elektronik ekipmanların radyasyon yaydığını belirtmek isterim. Dizide bahsedildiği gibi radyasyon tehlikeli evet ”hava, su ve yemeklerde üç trilyon mermi… 50.000 yıl boyunca ateş etmeyi bırakmayacak üç trilyon mermi” şeklinde konuşulduğu gibi de değil. Ayrıca radyasyon bir ışıma işlemi sonucunda oluşan ışık dalgası. Örneğin röntgende bir radyasyon ama bunu tıpta kullanıyoruz. Tıpkı akıllı telefonlarımızı kullandığımızı günlük kullandığımız gibi. Ve en önemlisi, dizide bahsedildiği gibi radyasyon bulaşıcı bir hastalık değil! Bu noktada drama edilen hamile kadının çocuğunun annesindeki radyasyonu emmesi ve doğumdan sonra ölmesi koca bir yalan.
Nükleer Enerji’de Algı Yönetimi
Birinci bölümde mermi olarak başlayan radyasyon, dizi boyunca büyük bir silaha dönüşüyor. Sonuçta şu algı oluşturuluyor ”Nükleer Enerji Çok Tehlikeli ve Ruslar Bu İşi Bilmiyor”.
Dizide bir bilim adamı “Çernobil reaktörü artık bir nükleer bomba, patladıktan sonra kıtanın tamamı ölünceye kadar durmayacak” diyor. Bu elbette diğer nükleer felaket filmlerinde de görülen ilgi çekici bir aldatmaca. Bütün bir kıtanın yok olması için gerçekten o kıta üzerinde bir nükleer savaşın olması gerekiyor. Bu noktada Hiroşima ve Nagazaki’ye saldırarak dünya üzerindeki tek atom saldırısını yapan ABD’nin medyasının bunu çok iyi biliyor olması gerekirdi diye düşünüyorum.
Chernobly dizisi nükleer enerji konusunda da büyük yanılgılar yayıyor. İnsanoğlunun 60 yılı aşkın süredir yanlış yaptığı gibi nükleer silahlarla ilgili korkularımızı nükleer santrallere yönlendiriyor. Gerçekte nükleer enerjinin elektrik üretmede en güvenli yol olduğunu İngilizce bilenlerimiz bilim adamları burada söylüyor (Kaynak İçin Tıklayın). Günümüzde nükleer enerji santralleri fosil yakıtlar (petrol türevi yakıtlar) yerine kullanıldığı zaman hava kirliliğini azaltıyorlar. Bu nedenle insanlığın hayatını kurtarıyorlar. Bilim insanlarına göre nükleer santraller karbondioksit yaymadığı için, diğer enerji türlerinden daha güvenilir durumdalar. Buna rüzgar enerjisi türbinleri de dahil.
Hali hazırda RESlerin de bulunduğu yöreye iklimsel zararlar oluşturduğu konuşuluyor. Güneş panellerinin çevre araştırmaları henüz yeni yeni yapılıyor. Yenilenebilir enerji konusunda jeotermal enerji santralleri yapmış biri olarak enerji çevriminin pentan gazı ile yapıldığını biliyorum. Pentan patlayıcı ve oldukça zararlı bir madde ve pentanı ısıtmak için yer altından çıkan buharın insanı etkilediğini de biliyorum. Yani kısacası her enerji üretim türünün kendi başına zararları var. Bu noktada önemli olan fayda analizi.
Dünya Üzerindeki Nükleer Enerji Santralleri
Gelelim dünyada nükleer enerjiye, madem konu bu aşağıdaki grafikte hangi ülkede kaç adet nükleer enerji santrali olduğunu görebilirsiniz. İlk sırada kim var biliyor musunuz? Amerika Birleşik Devletleri, tam olarak 99 adet nükleer enerji santralinin işletildiği ABD’nin nükleer tehlikeli özellikle Rusların yaptıkları tehlikeli demesi oldukça normal. Ama bu noktada da Rusların da Amerikalılardan kalır yanları yok çünkü Rusya’da şu an 37 adet nükleer santral bulunmakta ve hali hazırda 6 adet santral ise inşaat halinde.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı verilerine göre dünyada 31 ülkede 450 nükleer reaktör işletme halindedir (22 Mayıs 2018). 2017 yılı itibariyle dünya genelinde elektrik üretiminin yaklaşık %11’i 2477 TWh ile nükleer santrallerden sağlanmıştır. 18 ülkede 59 nükleer reaktör inşası da devam etmektedir.
”ABD’de 99 nükleer reaktör işletmede bulunmaktadır. 2017 yılında elektrik üretiminin %20’si nükleer santrallerden karşılamıştır. 2 Nükleer reaktör inşa halindedir.
Rusya’da 37 nükleer reaktör işletme halindedir. Rusya elektrik üretiminin yaklaşık %17’sini nükleer santrallerden karşılamakta olup 6 nükleer reaktörün inşasını devam ettirmektedir .
Çin Halk Cumhuriyeti’nde 39 nükleer reaktör işletme ; 18 nükleer reaktör de inşaat halindedir. Çin elektrik üretiminin %3.5’ini nükleer enerjiden karşılamaktadır. Çin nükleer santralleri yerlileştirme noktasında önemli adımlar atmış olup, şuanda kendi nükleer santral tasarımına sahip olmakla kalmayıp uluslararası piyasaya kendi tasarımı reaktörleri pazarlamaktadır.
Birleşik Krallıkta 15 nükleer reaktör işletme halindedir ve üretilen elektriğin %20’si nükleer santrallerden karşılanmaktadır. Birleşik Krallık 2006’da yayımladığı politika belgesine göre toplam 16 GW’lık yeni nükleer santral yapmayı planlamaktadır
Fransa’da 58 nükleer reaktör işletme halindedir. Elektrik üretiminin %72’si nükleer santrallerden karşılanmaktadır. 1 nükleer reaktör de inşaat halindedir.” (Kaynak İçin Tıklayın)
Türkiye’nin İlk Nükleer Enerji Santrali Akkuyu Nükleer Enerji Santrali
Yukarıda detaylı olarak gördüğünüz ve Dünya’nın güçlü ekonomilerinin hemen hemen hepsinin kullandığı Nükleer Enerji, Türkiye’de ilk olarak Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ile hayata geçirilecek. Akkuyu Nükleer Enerji Santrali ise Rusya Devlet Nükleer Enerji Kurumu yani Rosatom tarafından inşa edilecek ve santralin yaklaşık maliyeti ise 20 Milyar dolara olarak hesaplanıyor. Projenin içerisinde bir çok Türk şirketi de bulanacak ve bu alanda tecrübe kazandırılacak.
4 ayrı üniteden oluşacak olan Akkuyu Nükleer Enerji Santrali’nin her bir ünitesi 1.200 MWe enerji üretebilme kapasitesine toplamda ise 4.800 MWe enerji üretebilme kapasitesine sahip olacak. 2023 Yılında ilk ünitenin tamamlanması planlanan santralde inşaat işleri hali hazırda devam etmekte.
Türkiye’nin 2019 Mart ayı itibari ile yaklaşık toplam kurulu gücünün 89.000 MWe olduğunu düşünürsek tahminen tamamlandığında Türkiye’nin enerji ihtiyacının yaklaşık %5’ini Akkuyu Nükleer Enerji Santrali karşılayacak. (Türkiye Enerji İstatistikleri)
Son olarak belirtmek isterim ki, Dünya’nın geleceğini enerji sektörü veya enerji savaşları belirleyecek. Bu demek oluyor ki biz daha çok Chernobyl dizisi seyredecek gibiyiz…
Dip Not: Çernobil’i Google İle Gezip Görmek İsterseniz Buraya Tıklayın
Tehlikeli bir yer ama street view ile değil :)