Sanayi devriminin ardından dünyada tüm ülkelerin enerji kaynakları her geçen zaman daha da önemli bir hale gelmiştir. Enerjinin sanayi için kullanılmasının yanısıra ısıtıcı ve dönüştürücü bir araç olması, enerji sektöründeki iniş ve çıkışlar, tüm sektörleri ciddi bir şekilde etkilemektedir.
Uygarlaşma ve teknolojinin gelişmesi ile başlayan enerji ihtiyacı, teknolojinin devamlı suretle kendisini yenilemesiyle artmaya devam etmiştir.
Türkiye’nin toplam ithalatı içerisinde petrol, çok önemli bir yer tutmaktadır. Cari açığımızın en önemli kısmını da bu sebeple enerji taleplerimizin oluşturduğunu bilmekteyiz. Fakat petrolün zirveye ulaştığı veya dip seviyelere indiği zamanlarda durumu tam olarak algılayamadığımız gerçeğiyle de karşı karşıya kalıyoruz. Her konuda öngörebilme ferasetine ulaşmamız gereklidir ve özellikle enerji mevzubahis olduğunda değişimleri önceden görebilmek ve acilen gerekli aksiyonları almak zorundayız.
Tabi ülkemizde 1950 yılında 900 gram ekmek fiyatı 30 kuruş iken, 2021 yılında 210 gram ekmeği 2,5 liraya almamız ekonomik olarak bu öngöremememizin bir göstergesi değil midir? Hatta ekmek şu an 2.5 lira ama bol sıfırlar attığımızı düşünürsek, kuruşla aldığımız ekmeği milyon ödeyerek aldığımız gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Peki Avrupa’da, Amerika’da Durum Böyle mi?
Maalesef o diyarlarda bugünün dedesi, çocuk iken 200 gram ekmeği 80 Cent’e alıyor ise bugün torunu ortalama aynı gramajda ekmeği 95 Cent’e almaktadır.
Bu durumu bir diyagram ile de açıklayarak ortaya koymak mümkündür.
Koronavirüs sebebiyle petrol fiyatlarının dip seviyelere indiği günleri hatırlarsak, Avrupa bir ekonomik bir kaosun içerisine düşmüş ve Türkiye ise bu durumdan fazla etkilenmemişti. Bunun sebebi; cari açığımızın önemli bir kısmını petrolün oluşturması sebebiyle petrolün diplere inmesi bizim için olumlu bir durumdu.
Şimdilerde ise zirveye koşması doların artması ve cari açığımız nedeniyle zor günler yaşamaktayız.
Bu zor günleri geçmişte de yaşadık. Bir örnek vermemiz gerekirse 1970’li yıllarda petrol fiyatlarındaki yükselişler Türkiye ekonomisinde ciddi bir bunalım yaşanmasına neden olmuştur. Bu durum uzun süre devam etmiş ve tüp dükkanları önlerinde milletin sıralar beklemesine, gıda stoklarının azalmasına ve kısaca bir kıtlığa neden olmuştur. Bu süreç bir zincir halkası olarak bugünlere kadar gelmiştir ve bu sebeple şu anda yaşanan sorunların nedeni son 20 yıl değil, son 50 yılın bugünlere getirmiş olduğu bir yük olarak değerlendirilmelidir.
Sonuç olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi bugünlerde petrol fiyatlarındaki artış cari açığımıza ciddi bir etki sunmaktadır.
Bu sebeple, Türkiye’nin cari açığı ile ham petrol fiyatları arasındaki ilişkiyi iyi analiz etmek gerekmektedir.
Ümidimiz Türkiye’nin cari açığı ve petrol fiyatları arasında bulunan sapmaların bir dengeye ulaşmasıdır. Şayet bu bir dengeye oturmazsa bu tür ekonomik olarak dejavular yaşamaya devam edeceğiz.
Ekonomiyi dengeleme ve düzeltme çalışmalarımız arasında en önemli aracımızın alternatif enerji kaynaklarına verdiğimiz önem olduğu da bir gerçektir ve Türkiye bu konuda ciddi çalışmalar yapmaktadır. Bir diğer önemli çalışmalarımız arasında ise petrol arama ve sondaj faaliyetlerimiz yer almaktadır.
Emperyalizmin ve kapitalistlerin ülkemize verdiği zararı görmeden birbirlerini suçlayan siyasiler ve birtakım odakların, birbirleriyle çatışmak yerine ortak sevdalarının Türkiye olmasının ülkemizin enerjisine enerji katacağı gerçeğiyle…
FERHAT YILDIRIM
GAZETECİ-YAZAR