Dini yapılar, etkileyici olması için büyük boyutların tercih edildiği yapılardır. Bu nedenle bütün sayılı camiler, kiliseler, tapınaklar bu düşüncelerle anıtlaşmıştır. Biz de bu yazımızda bu ihtişamlı yapılardan biri olan Selimiye Camii ve Külliyesi’nin mühendislik özelliklerini sizlerle beraber incelemeye çalışacağız.
Şehzade Mehmet Camii’ni çıraklık eseri, Süleymaniye Camii‘ni ise kalfalık eseri olarak gösteren Mimar Sinan, ustalık eseri olarak ise Selimiye Camii Ve Külliyesi’ni belirtmiştir.
İçindekiler
Selimiye Camii Yapım Hikâyesi
Güçlü bir sanat zevkine sahip olan ve ilişkilerinde her zaman yapıcı tutumlar sergileyen bir padişah olan II.Selim, baş mimar Koca Sinan’a, dünyada örneği olmayan bir cami yaptırmasını ister. Yer olarak o zamanlar ikinci başkent durumunda olan Edirne’yi seçen II.Selim, caminin yapım aşamasındaki birçok konuyla da yakından ilgilenmiştir.
Dünyevi zevklere düşkün olduğu ve bu nedenle eleştirildiği belirtilen II.Selim’in, bu eseri yaptırarak dünya zevklerine veda ettiği de çeşitli kaynaklarda anlatılmaktadır.
İşin en ilginç kısmı da şudur:
II.Selim her detayıyla özel olarak ilgilendiği Selimiye Camii’ni göremeden vefat etmiştir. Vefat sebebi hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır.
Selimiye Camii Yapım Süreci Ve Çalışanlar
Edirne’de, Eskikavak Meydanı’ndaki geniş alana inşaa edilen cami ve külliyenin inşaatına 1569 yılında başlanmıştır. Beden duvarları(taşıyıcı duvarlar) 4 yılda yapılabilen eser 1575 yılında tamamlanmıştır.
Kayıtlara göre inşaatta 400 kalfa ve 14.000 işçi çalışmıştır.
Selimiye Camii İçin Edirne’nin Seçilme Sebepleri
İnşaat için Edirne’nin seçilme sebebi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak aşağıda yer alan faktörlerin bu seçimde etkili olduğu düşünülmektedir.
- Yörenin düz bir arazi yapısına sahip olması.
- Yükseğe yapılması halinde yapının belli bir uzaklıktan kolayca görünebilmesi.
- O dönemde İstanbul’da büyük bir camiye ihtiyaç duyulmaması.
- II.Selim’in gençlik yıllarından beri Edirne’ye ayrı bir sevgi beslemesi.
Mimar Sinan’ın Taşıyıcı Sistem Seçimi
Selimiye Camii için “Kârgir Karkas” sistemini seçen Mimar Sinan, bu seçimi uygulamaya çok güzel bir şekilde yansıtmış ve tasarladığı büyük boyutları, uygun tedbirlerle ayakta tutmayı başarmıştır.
Bu bilinçli uygulamalar sayesinde yapı hem statik hem de estetik yönden Osmanlı Tarihi’nin en önemli eserlerinden biri olmuştur.
Yapının Kubbesi Ve Özellikleri
- Yaklaşık olarak 2000 ton ağırlığındaki kubbenin çapı 31,25 metredir. Ayasofya’nın elips kubbesiyle kıyasladığımızda bu kubbe, ondan hem büyük hem de küçüktür.(Ayasofya‘nın kubbesinin büyük çapı 31,80 m iken küçük çapı 30,90 metredir.)
- Kubbenin düşey ve yatay yüklerini 8 taşıyıcı kolon, 8 ağırlık kulesi, 5 yarım kubbe ile 4 adet kemer duvarı taşır.
- Kubbenin zeminden itibaren yüksekliği 43,25 metredir.
- Kubbe 8 kolonu bağlayan kasnağın üzerine oturtulmuştur. Bu kasnakları ana kolonlara bağlayan kemerler 6 metre genişliğindedir.
Selimiye Camii Minareleri
- Caminin dört köşesinde bulunan minarelerin her biri üç şerefelidir.
- 3,80 metre çapındaki minareler, gövdelerindeki kanallar sayesinde ince ve zarif bir görünüme sahiptirler.
- Mimar Sinan bu dört minareyi, ana kitlenin dört köşesinde bağlayıcı ve tutucu unsurlar olarak kullanmıştır.
Minarelerin Merdivenlerindeki Özel Detaylar
Giriş kapısının sağında ve solunda yer alan minareler iç içe yerleştirilmiş merdivenlere sahiptir. Müezzinler bu minarelere birbirlerini görmeden çıkarlar. Yani merdivenler sadece belirlenmiş şerefelere çıkacak şekilde tasarlanmıştır.
Arkada yer alan iki minare ise tek merdivenlidir. Bunlar sırasıyla 1, 2 ve 3’üncü şerefelere çıkar. Bu iki minareye “müezzin minaresi” de denir.
Minarelerden ikisi iç içe merdivenlerden oluşmasına rağmen Mimar Sinan, dört minarenin de aynı genişlikte olmasını başarmıştır.
Yarım Kubbe Detaylarının Önceki Camilerle Kıyaslaması
Şehzade Mehmet Camii ve Süleymaniye Camii gibi eserleriyle kıyaslandığında Mimar Sinan’ın Selimiye Camii’nde küçültülmüş yarım kubbelere başvurduğu görülmektedir. Önceki eserlerinde ana kubbeyi taşıtmak için daha fazla yarım kubbeye başvuran Mimar Sinan, bu devasa kubbeyi taşıtırken daha az yarım kubbe kullanarak mühendisliğini yine ön plana çıkarmıştır.
Yapının Aydınlatması
Bu dev yapıyı aydınlatmak için kubbe kasnağına, yarım kubbelere ve duvarlara yüzlerce pencere, yerleri önceden planlanmış bir şekilde ustalıkla yerleştirilmiştir. Bu ustalık sayesinde caminin mükemmel bir aydınlatması vardır.
Caminin İç Süslemeleri
Cami, mimari özelliklerinin yanında taş, mermer, çini, ahşap gibi süslemeleriyle de son derece önemli bir eserdir.
- Mihrap ve minber, mermer işçiliğinde başyapıtlardandır.
- 12 mermer sütuna oturan müezzin mahfili altında göze çarpan kalem işçilikleri klasik dönemin en güzel örneklerindendir.
- Yapının içinde kullanılan çiniler, özel olarak İznik’ten getirilmiştir.
- Çinilerin bir kısmı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ruslar tarafından Moskova’ya götürülmüştür.
Yapının Balkan Savaşı’nda Havaya Uçurulma Planı
Yapı, Balkan Savaşı sırasında havaya uçurulma tehlikesi geçirmiştir. 1912’de Edirne’den çekilmekte olan Bulgar ordusu, camiyi havaya uçurmak için gerekli hazırlıkları yapıp son emir için Sofya’dan haber beklemeye başlamış ancak, Çar Ferdinand, tarih karşısında böyle bir sorumluluğu üzerine alamayacağını belirten meşhur sözüyle bu planı iptal etmiştir.
“Bir Mühendis Gözüyle” serisinin ilk iki yazısına aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
1.Bir Mühendis Gözüyle Ayasofya
2.Bir Mühendis Gözüyle Süleymaniye Camii
Bir başka yazıda tekrar görüşmek dileğiyle…