Endüstri yapıları, büyüklüklerinden dolayı çevresel algıyı etkilemekte, belirgin mimari ve teknik özellikleri taşımakta, uzun ömürlü malzemeyle yapıldıkları için sağlam olmakta ve iç mekân değişikliği yapmaya olanak veren esneklikte olmaktadırlar. Bu nedenle bu yapılar yıkılmamalı ve işlevi değiştirilmelidir. Silahtarağa Elektrik Santrali yada günümüzdeki adıyla Santral İstanbul bu örneklerden biridir.
Yıkıp yeniden yapmak ya da tamamen tahrip etmek yerine yapıların, bölgenin ve bölgedeki kişilerin hafızasına saygı duyularak; ama yüzünün de geleceğe çevrilerek yeniden işlevlendirilmesi en güzel sürdürülebilirliktir. Yeniden işlevlendirme konusuna sadece eski yapıların yıkımdan kurtarılması olarak değil günümüze kazandırılması olarak bakılmalıdır. Bu bağlamda yeniden işlevlendirme bir amaç değil araçtır denilebilir.
Silahtarağa Elektrik Santrali
Silahtarağa Elektrik Santrali, Osmanlı’nın hem ilk kent ölçekli elektrik santrali hem de kömürle çalışan ilk termik santralidir.
1911 yılında Haliç’te kurulmaya başlanan santral,
- 3 Türbin-Jeneratör Grubu , 6 Buhar Kazanı ve ilgili tesislerden oluşmaktadır.
- 400 kW gücünde elektrik üretme kapasitesine sahiptir.
- 1914’den itibaren İstanbul’a sağlanmıştır.
- Elektrik ilk önce 11 Şubat 1914’te İstanbul tramvaylarına ve üç gün sonra Beyazıt, Tozkoparan, ve İstinye’de bulunan şehir şebekesine elektrik verilmeye başlanmıştır. Silahtarağa Elektrik Santrali, 1914 ile 1983 yılları arasındaki yaklaşık yetmiş yıl içinde oluşan ve genişleyen modern bir sanayi yerleşkesidir. Bünyesindeki yapılar, sadece elektrik enerjisi üreten donanımlardan ibaret değildir.
Santral İstanbul İçerisinde Yer Alan Bölümler
- Sosyal Yaşam Alanları (Sinema Salonu, Top Sahası, Çalışanların düğün ve nişan gibi özel günleri kullanabildiği alan)
- Çalışanların Aileleri ile Kalabileceği Lojman
- Çalışanların Yıkanabilmeleri için Sıhhi Banyo Dairesi
- Yemekhane
- Dinleme Salonu
- Revir
Silahtarağa Santrali(Santral İstanbul) 1914-1952 yılları arasında İstanbul’un gün geçtikçe artan elektrik ihtiyacını tek başına karşılamıştır. Silahtarağa Elektrik Santrali’nde üretim olduğu yıllar boyunca üç ayrı vardiya halinde, 24 saat boyunca kesintisiz çalışma ortamı vardı. İstanbul’ a elektriğin gelmesiyle birlikte İstanbul’da hızlı dönüşümler peş peşe yaşanmaya başlanır. Atlı tramvayların yerini elektrikli tramvaylar alır. Elektrikli tramvaylar sayesinde daha az zamanda daha uzak mesafelere ulaşabildiği için evlerin, işyerlerinin semt içinde bulunması zorunluluğu da ortadan kalkmıştır.
İnsanlar artık işyerlerinden uzak bölgelerde konut edinmeye başlanmış, şehrin yeni alanları apartmanlarla tanışmış, modern yaşam tarzına doğrudan geçiş yapılmıştır. Örneğin Şişli ve Harbiye bölgesinin şehirleşmesi tramvayla birlikte hızlanmış ve bu güzergah boyunca apartman inşası yoğunlaşmıştır. 1910 yılında şehrin bu bölgesinde 350 olan apartman sayısı 1922’de iki katından fazla artış göstererek 1000’i aşmıştır. Sanayi sektörü de elektriği, döndürücü güç olarak kullanmaya başlamış ve İstanbul’un sanayileşme hacmi genişlemiştir. Buradan bütün Türkiye’ye yayılmış ve seri üretime geçiş gerçekleşmiştir.
Santral İstanbul’un Yeniden İşlevlendirilme Süreci
Bir endüstri ve kültür mirası olarak kabul edilen Silahtarağa Elektrik Santrali, 2004 yılı Mayıs ayında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne tahsis edilmiştir. Eski fabrika binaları, Çağdaş Sanatlar Müzesi, Enerji Müzesi, kütüphane ve eğitim binaları olarak yeniden değerlendirilmiştir. 2006-2007 yıllarında yenilenen Silahtarağa Elektrik Santrali’ni oluşturan, mevcutta var olan atıl kalmış tarihi yapıların bir kısmı dönüştürülüp yeniden kazanılırken, bazıları da sıfırdan inşa edilmiştir.
Silahtarağa Elektrik Santrali’nin Santral İstanbul’a dönüşümü kentsel dönüşümün bir parçası olarak değil, üniversite yerleşkesine dönüştürmek amaçlı bir yenileme çalışması olarak yapılmıştır. İstanbul Bilgi Üniversitesi burayı bir kampüs olarak tasarlarken, kent ile santralin aidiyet ilişkisini göz ardı etmemiştir. Santralin emektarlarına, kent insanına kapılarını kapatmamış; Enerji Müzesi ve Ana Galeri olarak sunmuştur. Elektrik üretmemesine rağmen kentin içinde faal bir alan olarak tasarlanmıştır. Artı, bilim ve sanat üreten bir mekandır. Eski bir endüstri mirası uluslararası bir kültür kurumu olarak kente geri kazandırılmıştır. Sanatın ve kültürün kesişme noktası haline gelmiştir.
Daha önce yazmış olduğum yazılarıma bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Kaynak / Reference
-
Silahtarağa Elektrik Santrali, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları