Bu yazımızda yeni statüsüyle, Ayasofya Cami’nin teknik özelliklerini bir mühendis gözüyle, sizlerle beraber incelemeye çalışacağız.
“Ayasofya” Ne Anlama Gelmektedir?
Eski Yunanca’da “sofya” sözcüğü bilgelik anlamında kullanılmakta olup “Aya Sofya” olarak birleşince “Kutsal Bilgelik” anlamını vermektedir.
Ayasofya’nın İnşa Süreci
MS 532-537 yılları arasında Bizans İmparatoru I.Justinyen tarafından tarihi yarımadaya inşa ettirilmiş olan Ayasofya, İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür.
- 1935 yılında müze olarak hizmet vermeye başlayan Ayasofya, 24 Temmuz 2020 tarihiyle beraber Ayasofya Camii olarak tekrardan ibadete açılmıştır.
- İmparator Justinyen’in bu yapı için büyük servet harcadığı ve inşasında yaklaşık 10.000 kişinin çalıştığı belirtilmektedir.
- Yapının bazı sütun, kapı ve taşları o zamanın eski yapı ve özellikle tapınaklarından getirtilmiştir.
Fethin Ardından Ayasofya
Kilisenin camiye dönüştürülmesinin ardından insan figürü içermeyen mozaiklere dokunulmamış, diğerlerine ise ince bir sıva vurularak tahribata uğraması engellenmiştir. Müze olarak hizmet vermeye başlayınca bu sıvaların bir kısmı çıkarılarak bu mozaikler tekrardan gün ışığına çıkarılmıştır.
Şu anda ziyaret edilen yapı aslında aynı yere inşa edilen 3. yapıdır. Bu nedenle yapı 3. Ayasofya olarak da adlandırılmaktadır. Öncelikle 1. ve 2. Ayasofya’yı kısaca inceleyelim.
Birinci Ayasofya
İlk yapı Roma İmparatoru I.Constantinus tarafından inşa ettirilmiş ve 360 yılında yapımı tamamlanmıştır. Yapının çatısında malzeme olarak ahşap kullanılmıştır.
Çıkan isyanların ardından Birinci Ayasofya yakılmış ve büyük ölçüde tahrip olmuştur.
İkinci Ayasofya
Aynı yere II.Theodosius tarafından 415 yılında inşa ettirilmiştir. Bazilika planlı, 5 adet nefe sahip ve yine ahşap çatı kullanılan bu yapı 532’de çıkan Nika Ayaklanması sonucu yakılmıştır.
Üçüncü Ayasofya’nın İnşa Süreci
Tekrardan inşa edilmesine karar verilen yapının inşa sürecindeki yapı malzemeleri büyük çoğunlukla o bölgedeki tapınaklardan hazır olarak imal edilmiş ve bu şekilde inşaat süresi büyük ölçüde kısaltılmıştır.
Yapı, böylesine geniş bir mekanı sağlamak için devasa bir kubbeye sahip olacak şekilde tasarlanmıştır ancak daha sonra meydana gelen çeşitli depremler nedeniyle özellikle ana kubbede çatlaklar belirmiştir.
Ana Kubbenin Çökmesi Ve Yapının Restorasyonu
558 yılında meydana gelen depremde ana kubbe tamamen çökmüş ve ardından yapıda restorasyon çalışmaları başlamıştır. Bu restorasyonda önceki depremlerden ders alınarak hafif malzeme kullanımına gidilmiş ve kubbe 6,25 metre daha yükseğe inşa edilmiştir.
Restorasyonun tamamlanmasının ardından Ayasofya, 562 yılında tekrar açılmıştır.
Haçlılar’ın Ayasofya’yı Yağmalaması Ve Yapının Tekrar Restorasyonu
4.Haçlı Seferi sırasında Haçlılar İstanbul’u ele geçirmiş ve Ayasofya’yı yağmalamışlardır. Birçok malzeme yerinden sökülmüş ve yapıya büyük zarar verilmiştir.
1261’de Ayasofya tekrar Bizans’ın kontrolüne geçince II.Andronikos yapının kuzey ve doğu kısımlarına istinat duvarları ekletmiştir.
1300’lü yıllarda yaşanan çeşitli depremlerin ardından yapının belirli kısımları çökmüş ve yapının tekrar restorasyona girmesi zorunlu hale gelmiştir.
Osmanlı Dönemi İçerisinde Ayasofya
Fethin ardından Fatih Sultan Mehmed, harap bir halde bulunan Ayasofya’nın derhal temizlenip camiye dönüştürülmesini emretmiştir.
- Cami’nin ilk minaresi Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa ettirilmiştir. Osmanlı zamanında minareler genellikle taştan imal edilmesine rağmen, minarenin hızlı tamamlanması için yapımında tuğla kullanılmıştır.
- Minarelerden bir diğeri de Sultan II. Bayezid tarafından eklenmiştir.
- Günümüzde mihrabın iki yanında yer alan kandiller Kanuni Sultan Süleyman tarafından Macaristan’dan getirtilmiştir.
Mimar Sinan’ın Ayasofya Üzerindeki Çalışmaları
- Yapının dayanıksızlık belirtileri göstermesi sonucu Dünya’nın ilk deprem mühendislerinden sayılan Mimar Sinan, yapının dış tarafına eklediği payandalarla yapıyı depreme karşı büyük oranda sağlamlaştırmıştır. Yapıda yer alan 24 payandanın bir kısmı bu dönemde inşa edilirken geri kalanları Bizans Döneminde inşa edilmiştir.
- Ana kubbeyi sağlamlaştırmak için kubbeyi taşıyan payeler(ana kolonlar) ile yan duvarlar arasına kemerler inşa eden Mimar Sinan olası depremlere karşı ana kubbeyi de bu şekilde sağlamlaştırma yoluna başvurmuştur.
- Mimar Sinan yapıya ayrıca, padişahın namaz kılabilmesi için Hünkar Mahfili, yapının batı kısmına iki adet minare ve güneydoğu kısmına II. Selim Türbesi’ni eklemiştir.
Fossati Kardeşler’in Ayasofya Üzerindeki Çalışmaları
Sultan Abdülmecit’in emriyle İtalyan Fossati Kardeşler’in Ayasofya üzerinde çeşitli restorasyon çalışmaları olmuştur. Asıl dikkat çeken çalışmalar şunlardır:
- Kubbe, tonoz(kemerleri birleştiren tavan örtüsü) ve sütunları sağlamlaştırmışlardır.
- Minareleri aynı boya getirmişlerdir.
- Yapının iç ve dış dekorasyonunu elden geçirmişlerdir.
- Tahrip olan mozaikleri sıvayla kapatıp bu mozaikleri sıvaların üzerine resmetmişlerdir.
Ayasofya’nın Teknik Özellikleri
- Yapı 72 metre genişliğinde ve 95 metre uzunluğunda olup 6840 m² alana sahiptir.
- Kubbe dört büyük kemere, kemerler de dört büyük ayağa oturur.
- Yapıyı 40 tane altta 67 tane üstte olmak üzere 107 adet sütun ayakta tutar.
- Yapının ana taşıyıcı duvarları, minare ve kemerleri tuğladan, ayakları ve hatılları ise kesme taştan imal edilmiştir.
- Kubbenin üstten görünümü elips şeklindedir. Kuzey-güney doğrultusundaki çapı 32,87 metre, doğu-batı doğrultusundaki çapı 30,86 metredir.
- Kubbenin düşey yükü merkezde ana kolonlara(payelere) taşıttırılırken, yatay yükler ise sırasıyla Marmara-Yerebatan yönündeki iki yarım kubbeye, bu yarım kubbeleri taşıyan küçük yarım kubbelere ve mihrabın yanındaki iki kolon ile imparator kapısının yanında yer alan diğer iki kolona taşıttırılmıştır.
Yazar Yorumu
Teknolojinin olmadığı devirlerde böyle devasa yapıların olağanüstü matematik hesaplarıyla inşa edilip çeşitli süreçler geçirerek yüzyıllar boyu ayakta kalması bizler için saygı duyulması gereken bir konu olmalıdır.
Bir başka yazıda tekrar görüşmek dileğiyle…
Diğer yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz.