Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey, “Bilim ve Teknoloji” sitesinde yazdığı makalesinde, asfalt gazlarının denek hayvanlarında kansere neden olduğunun kanıtlandığını, benzin de dahil asfalt buharı ve bileşenlerinin güçlü birer kanserojen maddesi olduğunu söyledi.
Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey, “Asfalt, mineral agreganın, bitüm ya da bitümlü bağlayıcılarla karıştırılması sonucu hazırlanan ham petrolün yan ürünüdür. Bitümlü malzemeler, jeolojik olarak doğada katı ya da yarı katı halde bulunabildiği gibi, daha çok ham petrolün damıtılması sonucu artık ürün olarak ya da taşkömüründen bir yan ürün olarak elde edilen hidrokarbon malzemelerdir. Bitümlü malzemelerin, petrol kökenli olanları asfalt, kömür kökenli olanları katran adını alırlar. Katranın kalıntısı ise zifttir” dedi.
Asfaltın yol, cadde, sokak, kaldırım, okul, hastane, otopark, meydan, oyun alanları, çatı malzemelerinin izolasyonu, otomotiv sektöründe ses yalıtımı ve alt kısımdaki aksamın paslanmasını önlemek, duvar ve çatıların ses yalıtımını yapmak, tüneller, köprüler, barajlar ve su rezervuarlarda su izolasyon malzemesi olarak kullanılmakta olduğunu söyleyen Dr. Eşref Atabey, şu ifadeleri kullandı:
“Asfaltın içerisinde uçucu organik ve parafinik bileşikler, karbon, karbon monoksit, sülfür, azot oksit, çeşitli yağlar, polinükleer aromatik hidrokarbon (PAH), hekzan, fenol, formaldehit, arsenik, kadmiyum, birçok kimyasal ve ağır metaller bulunur. Potansiyel kanserojen birçok madde içerdiği için asfalt, yağmur suyu ve diğer nedenler ile suya karışınca canlı hayatını olumsuz etkiler. Asfaltın suya karışması, balıklar, yaban hayatı ve su yaşamı gibi ekosistem için ciddi risk ve tehlikeler oluşturur. Polinükleer aromatik hidrokarbonlar (PAH), su boru hatları vasıtasıyla insanlara aktarılmaktadır. Asfalt ürünlerinin laboratuvar hayvanlarında kansere neden olduğu bu nedenle insanlar için de tehlikeli ve toksik olacağı ifade edilmektedir. PAH’lar hava, su, gıdalar ile insan vücuduna girerek DNA’da mutasyona neden olmaktadır.”
Dr. Eşref Atabey, şunları kaydetti:
“Demir Çelik sektöründe entegre üretim yapan fabrikalarda yan ürünü olarak ortaya çıkan RT9 denilen yol katranları, asfalt maddesi olmayıp, çevreye zararlı bir maddedir. Katranla yapılan asfalttın kanser riski olabilir. Katranla yapılan asfalt en fazla 3 yıl kalır. Yazın sıcaklar da adeta süngerin üzerinde yürüyormuşsunuz gibi bir his verir. Yumuşak olup, yağmurda akar ve yer altı sularına karışarak insan sağlığını tehdit eder. Meydanlarda, ara sokaklarda, kaldırımlarda, okul, hastane, oyun alanları, parklarda asfalt tercih edilmemelidir. Avrupa’da pek çok şirket, plastik atıkları geri dönüştürerek inşaat sanayine kazandırıyor. Bu fabrikaların birinde, plastik malzemeler geri dönüştürülerek kaldırım blokları elde ediliyor. Düşük maliyetli ve çevre dostu olan bu yöntem ile elde edilen kaldırımlar dünyanın pek çok farklı ülkesinde kullanılıyor. Plastik atıklar yol yapımında da tercih ediliyor. Normalde yollar kireçtaşı, kum ve zift karışımından oluşuyor. Plastik tercih edilen karışımlarda ise ‘pelet’ adı verilen küçük plastik parçalar, ham petrolden elde edilen ziftin yerine kullanılıyor. Hindistan genelinde yaklaşık 10 bin kilometre uzunluğundaki yol, plastik atıkları kullanılarak döşenmiştir.”
Tıbbi Jeoloji Uzmanı Dr. Eşref Atabey, ülkemizde bazı belediyelerin kaldırımları asfaltla kaplayıp boyadıklarını belirterek şunları söyledi:
“Asfalt, yola dökülen taş parçaları, buz, kar, aşırı yağıştan dolayı kısa sürede hasara uğrayabilir; yer altı suyuna geçerek, canlı yaşamını olumsuz etkileyebilir. Araçlardan yola dökülen benzin asfaltın çözünmesine neden olur ve kullanılmaz bir hal alır. Yerel yönetimler her boş alanı asfaltla kaplamamalıdır. Okul bahçeleri, hastaneler, çeşitli etkinlik alanları ve benzer alanlar parke taşlarla ya da özel betonla kaplanmalıdır. Şehirlerdeki asfalt yüzeyler ısıyı çekerek, çevrelerindeki kırsal alanlardan daha sıcak olmaktadır. Siyah asfaltın küresel ısınmaya da neden olduğu biliniyor. Yola dökülen ziftin trafiği zora soktuğu, her yıl yol yapımı sırasında ve gerek kaza sonucu araziye dökülen tonlarca ziftin hayvanlara ve kuşlara büyük zarar verdiği, toprağı ve suyu kirlettiği ortadadır. Şehirlerde asfalt ve betonun yoğunluğundan, yağmur suyunun emilememesi nedeniyle yer altı suları yenilenemiyor.”