Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İrfan Uzun, Rize’de yıllar önce deniz doldurularak kazanılan ve yaklaşık 70 bin kişinin yaşadığı alandaki binaların bodrum katlarında sızan deniz suyu nedeniyle demirlerin korozyona uğradığını ve durumun kendisini korkuttuğunu söyledi.
Bitişik nizam ile inşa edilen binaların birbirlerinden destek alarak ayakta durduğunu belirten Uzun, bölgenin ihmal edilmeden kentsel dönüşüme tabi tutulması gerektiğini söyledi.
Bakanlığının yatırımlarını incelemek üzere Rize’ye gelen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İrfan Uzun, Rize Belediyesi’nin ‘Mavi Şehir’ projesinin tanıtım toplantısına katıldı. Dolgu alanlarında yer alan binaların risk altında olduğunu ve kendisini korkuttuğunu anlatan Uzun, toplantı sonrası konuyla ilgili açıklamlarda bulundu. Dolgu alanındaki binaların kentsel dönüşüm kapsamına alınması gerektiğinin ifade eden Uzun şunları söyledi:
“Rize rutubetli bir bölge. Dolgu alanındaki binaların bir çoğu deniz kumu kullanılarak inşa edilmiş. Binalardaki demirler de korozyona uğramış. Birçok binanın bodrum katının deniz suyu dolu olduğu görülüyor. Her ne kadar Karadeniz’de tuzluluk oranı az olsa da bu konunun üzerine ciddiyetle durulması lazım. Mülk sahiplerinin kentsel dönüşümü başlatmaları şart. Yeni teknoloji ve yeni beton kalitesi ile bu binaların yeniden inşa edilmesi gerekir.”
Binalar birbirlerinden destek alıyor
Rize’nin en büyük şansının deprem kuşağında olmaması olduğuna dikkat çeken Müsteşar Yardımcısı Uzun, “Dolgu alanındaki binalar bitişik nizam ile inşa edildiği için çökme riski beklemiyorum. Çünkü binalar birbirinden destek alıyor. Ama kesinlikle ihmal edilmemeli” dedi.
Rize inşaat mühendisleri odası rapor hazırlamıştı
Rize İnşaat Mühendisleri Odası, geçen yıl dolgu alanında yapılan incelemelerin ardından rapor hazırlamıştı. Rize kent merkezinin büyük bölümünü oluşturan dolgu alanında 1970’li yıllardan sonra inşa edilen binalarda yaklaşık 70 bin kişinin yaşadığının belirtildiği raporda, güçlendirme çalışması ile ayakta kalabilecek birkaç binanın dışındaki tüm binaların yıkılarak, dolgu alanı tekniğine uygun inşa edilmesi gerektiğine vurgu yapılmıştı. Raporda, “Temeli sakat, beton kaliteli değil, tuzlu su altında kalan demirler paslanmış. Binaların kendisini taşıyacak kesitlerinin hiçbiri yok. Bina temelleri deniz dolgusu ile kazanılan alanda tuzlu su altında kaldığı için demir özelliğini kaybetmiş, çapı düşmüş. Hatta birçok demir parmakla kırılabilir hale gelmiş. Beton özelliğini kaybetmiş, taşıyıcı özelliği kalmamış. Dolgu alanındaki binaların tamamının ömrü yarılanmış, binalar yorulmuş. Dolgu alanı inşaat tekniğine uygun yapılmayan binalar tuzlu su altında kaldığı için risk teşkil ediyor” ifadelerine yer verilmişti.
Kaynak : Evrensel