Ölmek İstemiyorum !
İnsanın ne tadı kalıyor ne de tuzu hayat flulaşıyor, buzlu bir pencerenin ardından seyrediyorum dünyayı epey bir süre sonra irkiliyorum bir sesle aniden kulakları yırtarcasına yükselen o ses : Ölmek İstemiyorum… Binlerce kez şehirlerden yükselen o ses ama bir farkı var o sesin ötekilerinden ilk defa bu kadar kişi duydu bu feryadı, ilk defa bu kadar ciğerlere işledi o ses, Ölmek İstemiyorum…
Oysa nice Emineler bağırdı belki de ölmek istemiyorum diye hem de defalarca ama kimse duymadı duyanlar ise ya pencerelerini kapattılar bu sese yahut sağır olmuş vicdanlarını…
Kim bilir daha kaç Emine hayattan koptu ömrünün en güzel çağında, kim bilir kaç Emine feryat etti ölmek istemiyorum diye ama bir farkı vardı Emine’nin diğerlerinden ortaya görüntüleri çıktı yoksa kim bilir belki haberlerde görecektik 30 saniye felan : “Cinnet getiren koca kızının gözü önünde eski eşinin boğazını kesti” belki de haberlere bile çıkmazdı malum ülkemizde haber niteliği bile taşımıyor artık bu tür elim olaylar.
Eğer videosu olmasaydı Emine’nin kimse duymayacaktı feryadını belki de duyacaklardı 3-5 kişi onlarda kadındır yapmıştır bir şeyler hak etmiştir kesin deyip geçip gideceklerdi. Kimse o yürek burkan feryadı duymayacaktı belki de, Ölmek İstemiyorum…
Kimse karışmak istemiyor yanı başında boğazı hunharca kesilene, kimse karışmak istemiyor meydan dayağı yiyen kadınlara, herkesin eli ilkin telefonuna gidiyor hemen polisi aramak için felan değil elbette kameraya çekmek için herkes fenomen olmanın peşinde, herkes şovun peşinde…
Biz Ne Zaman Bu Hale Geldik ?
Eskiden bir mahallede bir olay olduğu zaman kavga, hırsızlık, tecavüz vs. o artık tüm mahallenin derdi olurdu çünkü bilirdi ki mahalleliler bugün komşuya giren hırsız yarın benim eve girecek, bugün tacize uğrayan alt komşunun kızına banane dersem eğer yarın aynı hadise benim ailemin başına gelecek, hulâsa insanlarda bir birlik beraberlik ruhu vardı bir yanlış görüldüğü zaman kimse geçip gitmezdi herkes ne yapabileceğini, ortaya çıkan bu kötülüğe nasıl engel olunacağını düşünürdü, peki biz bu kültürden bu hale ne zaman ve nasıl geldik ? İnsani bağlarımızı biz ne zaman kopardık ?
Vazgeçmesini Neden Bilmiyoruz ?
Bu elim hadise bizlere bir kez daha gösterdi ki biz vazgeçmesini bilmiyoruz biz yenilmeye tahammül edemiyoruz. Bugün bir lig maçında dahi tuttuğumuz takımın yenilmesine tahammülümüz yok istiyoruz ki hep yenen taraf biz olalım istiyoruz ki hep kazanalım bundan değil midir ki yenildiğimiz takımın taraftarlarını vurmaya hatta öldürmeye çalışmamız ? Bizler Avrupaileşmek istedik pek çok sene ama adamların eğitim sistemini değil, ileri teknolojilerini değil, birbirlerine karşı hoşgörülerini ve güzel yanlarının hepsini bir bir kenara bırakıp bizi biz yapan özelliklerimizden vazgeçtik. Aile, konu komşu ve akraba ilişkilerini örnek aldık. Birbirimize karşı duyarsızlaştık bugün sosyal mecralarda da görüyoruz herkes akrabasından nefret ediyor kimse evime misafir gelmesin rahatım kaçmasın istiyor. Evlerimiz genişledi, yüreğimiz daraldı. Kimse yaptığı bir kap yemeği bir başkasıyla bölüşmeyi değil yalnız kendisinin yemesini tercih ediyor.
Çocuklar halasını, dayısını, amcasını, teyzesini tanımıyor artık ama çocuklar sosyal medyadaki saçma sapan hareketler yapıp video çeken ne kadar fenomen varsa hepsinin adını, soyadını, ne yeyip, ne içtiklerini hatta evlerinin odalarına kadar tanıyor ve seviyorlar.
Biz toplumsal olarak vazgeçmesini hiç bilmiyoruz şampiyonlar ligi final maçını izlemişseniz eğer bilirsiniz adamlar dünyadaki en prestijli ligin kupasını kaybediyor kalkıyor efendi gibi stadı terk ediyor evine gidiyor. Bizim ülkemizde normal bir lig maçında dahi adam maç kaybettiği zaman kendi takımının stadını yakmaya kalkıyor, koltuklarını söküyor, eline geçirse oyuncuları boğazlamak istiyor çünkü biz yenilmesini bile bilmiyoruz, çünkü biz bizim olmayan şeylerden vazgeçmesini bilmiyoruz.
Ya Benimsin Ya Kara Toprağın
Bizler bizim olmayandan uzak durmasını bilmiyoruz, herkes istiyor ki her istediği olsun herkes istiyor ki sevdiği kişi kendini aynı ölçüde sevsin yoksa öldürür çünkü. Bugün şımartılarak büyütülmüş, ailelerinde toplumsal ve ahlaki eğitimden nasibini almamış fertlerin sancısını çekiyor toplum. Hayır cevabını duymaya dahi tahammülümüz kalmamış artık, televizyonlarda racon kesen saçma sapan insanların düşünce ve konuşma tarzını benimser hale geldik. Adamın biri bir filmde diyor ki “Ya benimsin ya kara toprağın” vaaav diyoruz ne kadar da romantik ne kadar da delice seven bir adam helal olsun. Bizler alkış tutup büyüttüğümüz şeylerin gün olup bize geri döneceğini unutuyoruz. Adamın kadını öldürme nedeni tam olarak da bu “Ya benimsin ya kara toprağın” çünkü biz vazgeçmeyi, kaybetmeyi bilmiyoruz çünkü biz istiyoruz ki biz istemediğimiz sürece bazı şeyler bitmesin.
Müslüman olduğumuzu söylüyoruz oysa yaşantımızda hiçbir iz yok İslamiyete dair.
“Kadınlar size Allah’ın emanetidir!”
Veda hutbesinde “Kadınlar size Allah’ın emanetidir! “ diyen bir peygamberi kendisine rehber edinmiş birisi nasıl olur da bu emanete ihanet eder. Bir insan kendisine emanet edilen şey üzerinde tasarrufu yoktur, ondan hak iddia etme hakkı yoktur. Nasıl olur da Allah’ın kendisine emanet ettiği bir yaşamı koruyup kollamak, muhafaza etmek yerine yaşamına son verebiliyor. Nasıl oluyor benim gerçekten hafızam almıyor.
Evlilik helal olduğu gibi boşanmakta helaldir. Olabilir insanlar anlaşamaz beraber yaşam süremez duruma gelirler ayrılırlar ve biter. Herkes kendi yoluna gider biz neden vazgeçmesini bilmiyoruz ?
Bunların bir nedeni de şımarık yetiştirilen nesillerdir. Her istediği her zaman için yapılan hayır duymaya tahammül edemeyen gençler yetişiyor peki bu tehlikenin farkında mısınız ?
Adam gelmiş 25-30 yaşına hayatı boyunca her istediğini elde etmiş. Sonra sevdalanır kendisine göre ki bence onlar sevdanın zerresinden dahi anlamazlar. Seven insan bırakın sevdiğini öldürmeyi, onu incitme düşüncesi bile onu rahatsız eder. Bir şeyler yaşanır veya yaşanmaz evlilik olur ya da olmaz bu gençler hayır cevabını duydukları anda bir canavara dönüşü verirler, çünkü onlar karşıdakini satın alabilecekleri bir eşya olarak görürler.
Lütfen !
Özetle yazarken dahi içimi sıkan bir konu yazdıkça yazasım var ama kelimeleri bir yerden sonra toparlayamıyorum ve boğazıma takılıyor söyleyemediklerim ve kulağımda çınlıyor o sesler
+Ölmek İstemiyorum !
-Anne Lütfen Ölme !
Lütfen anneler ölmesin artık, lütfen bir şeyler yapalım artık. Lütfen ama lütfen canı yanmasın artık başka Eminelerin, lütfen canı yanmasın artık başka yavruların.
Dilerim bu son olur dilerim artık caydırıcı cezalar gelir…
Esen kalın demek isterdim ama dilim varmıyor kusuruma bakmayın
Lütfen sessiz kalmayın artık !
Muhammet Talha Salman